Harun ÖZDEMİR
Ak Parti İslamcı mı?
1 Ağustos 2015 Cumartesi

Ak Parti’yi kuranların büyük çoğunluğu, Refah Partisi ve Fazilet Partisi deneyimini yaşamış kişilerdi. Eski hataları tekrarlamadan yeni bir yol belirlemek istiyorlardı.
En yaygın sorun çağdaş kavramlar ve Atatürk’e saygıydı. 
Ailede, okulda, askerde tokatla eğitilen bir milletin çağdaş kavramlar konusunda da cennetten çıktığına inanılan dayaktan birkaç tane yemesinde ne sakınca olabilirdi?! Bunda da bir hayır olduğu söylenebilirdi! Sonunda o dayak da yendi! Bir de ne görelim, sanki fikirler bir merkezden servis ediliyormuş gibi sabah uyandığında Müslümanlar demokrat ve laik olmuşlardı! Bu ülkede tokadın akıldan daha işlevsel olduğu bir kez daha görülmüştü!

Ortam çok müsaitti, DSP-ANAP-MHP koalisyonu yerlerde sürünüyordu. Ak Parti’yi kurmak için bir şeyler yapmaya gerek yoktu:
“Bizi Hoca kandırdı, biz hem laikiz hem de ilerisinde demokrat!" diyerek yeni bir yola girildi. Rahmetli Hoca da işi mugalataya vurarak gömlek giydi, çıkardı mevzusuna indirgeyerek talebeleri üzerindeki kara bulutları dağıtmaya çalıştı!

Ak Parti kurucularının en büyük korkusu şuydu: Ya Hoca bir gün sinirlenir de “Ne değişmesi! Hadi oradan! Ben bunlara 30 yıl Kur’an dersi verdim, bunlar ne derse desinler, Kur’an’a hizmetten başka bir şey düşünmezler!” derse, halimiz nice olur?! Kurucular zor günler geçirdi ama Hoca’nın bir yanlışı olmadı. Talebelerini sonuna kadar korudu!

***

Ak Parti kurulmak üzereydi. Bazı illerde saat, bazılarında ise burun farkıyla… Ne kadar radikal, Hizbullah, anti-laik ve anti-demokrat varsa hepsi, sanki bir yerlerden emir almış gibi parti il, ilçe binalarında sandalye kapma yarışına girdi!

Bunca yıl agresif, muhalif, çağdışı kavramlarla fikretmiş insanlar ne yapacaktı ki, demokratik rejime dini ve imanı nasıl elverecekti ki onlarda da uyum sağlayabilsindi! O günler hakikaten ilginç ve eğlenceliydi!

Agresif ve çağdışı İslâm’ı kimler hormonlamış idiyse, Ak Parti’ye üşüşme emri de o odaktan gelmişti. Bunun başka bir açıklaması olamazdı!

Bu tespiti; demokratik ve laik İslâm’ı bilimsel olarak savunmuş… Siyasetin ancak ve ancak 
Anayasal kavramlar ve kurucu başkan Mustafa Kemal Paşa’ya saygı gösterilerek yapılacağını 3 yıl MGV İzmir İl Başkanlığında, 7 yıl da RP il bşk. danışmanlığında kanıtlamış… Çağdaş kavramları İzmir genelinde Başak FM ve Medya FM gibi iki radyoda üç yıl anlatmış… Yörünge Dergisi’ndeki seri yazılarıyla Türkiye’ye seslenmiş… Bunları yaptığı için de her türlü itiş kakışın hedefi olmuş biri olarak söylüyorum:
Ak Parti kurucuları arasında yer alamadığımız gibi İzmir’de de hiçbir dönemde kabul görmedik!

***

Ak Parti, daha önce kurulmuş ve halk tarafından tasfiye edilmiş partilerden biri gibi kuruldu. Kurucuların iddiası da bu yöndeydi. Ayrıca geçmişten de ders almak istiyorlardı. 28 Şubat’ın etkisiyle sonunda anlaşılmıştı ki;

-Çağdaş kavramlara muhalefet etmek yanlış!

-Atatürk’ü sevmiyorsan en azından sessiz kal!

-Roteryenlerin, Lioneslerin ve Masonların mübarek olduklarında kuşku yok!

-İsrail ve Yahudi düşmanlığı çok yanlış!

-AB’ye tam üyelik hedefini sahiplenmeden bir şey yapamayız!

-Allah’ın yardımı olmalı ama ABD’nin desteğine de ihtiyaç var!

-Yeni siyaseti, Müslümanı küstürmeden yapmak lazım! 

-Parti listelerine biraz ANAP’lı, DYP’li ve MHP’li, bir iki tane de solcu katılarak müesses nizama 
güven verilebilir!

-RP ve FP’de oltayla seçmen kazanmaya çalışanlar, Ak Parti’yi kurunca parti binaları balık 
sürülerinin istilasına uğradı. Zafer sarhoşluğundan olmalı, Gayrimüslimler, Aleviler ve Romanlar 
gözden kaçtı.

-2001’e kadar Millî Görüşe asla prim vermeyen Gülen Cemaati, Ak Partili oldu. Gülen’in tek endişesi vardı, o da Paşalardan birinin bir çılgınlık yapma ihtimaliydi! O nedenle ilk zamanlar fazla ortada gözükmek istemediler!

-Tabloda bazı eksikler vardı: Ali Bulaç, İsmet Özel, Hayrettin Karaman… gibi. Eski yoldaşlar yeni partiye davet edilmediler. Yeni partinin ideologu ve şeyhülislâmı olmak isteyenleri ne arayan ne de soran vardı. Bir süre somurttular. Umudu kesenler, sesli sessiz konuşmaya başladılar...
İ. Özel ve A. Bulaç’ın, “çağdaş kavramlar”a ilişkin yazdıkları olumsuz yazıları unutmak istemeyenler mi vardı yoksa tövbekar olduklarına ilişkin inandırıcı bir cümle mi kuramıyorlardı, o pek anlaşılmadı. Bu iki ihtimal de doğru değilse geriye üçüncü ihtimal kalıyordu:
Kurucu babaların ellerinde kabarık bir liste vardı. Listede yer alan zevatın Ak Parti’de yer almamaları konusunda ittifak etmişlerdi. Söz konusu liste kimin eseriydi, tarih bir gün onu da yazacaktır. Özel ve Bulaç da söz konusu listede yer almış olabilirlerdi. Sorun buradan kaynaklanmış olabilirdi. Birazına vakıf olduğum için söylüyorum. Listeye alınmayanların hepsi birbirinden babaydı!

Üstat Hayrettin Karaman’a gelince, her konuya fetva veren bir ilmi derinliği vardı. Her cümleye onlarca dipnot yazabiliyordu. En büyük zevki ise ilmi mevzuları ölülerle istişare etmekti! Bir başka özelliği daha vardı, özel görüşmelerinde bir şeye haram veya olmaz dediği görülmemişti.
Ak Parti’nin arayıp da bulamayacağı müftü, uzun bir süre kenarda tutuldu. Gün geldi -siyasette bu günler sıklıkla da gelir- Gülen Cemaati ile Parti’nin arası açıldı. Üstada başvuruldu, Karaman da Parti’nin sorularını zorlanmadan yanıtladı! Böylece kriz kontrol altına alınmış ve sorunlar suhuletle çözülmüş oldu.

-Ak Parti her açılımı yapılabilirdi ama en yakında da olsa Akevler açılımını yapamazdı. Akevler her dönemde yaratıcı görüşleri ve teorileriyle gündem oluşturabiliyordu. Teori üretimi hız kesmeden devam ediyordu! Daha da önemlisi, “çağdaş kavramlar” ve “Atatürk” konusunda hiçbir defosu yoktu!

Bir eksiği vardı Akevlerin, hem de gözden kaçmayan büyük bir eksiği!
Her işte Allah’ın iznine inanıyordu ama ABD’nin desteğine gerek yoktu!
Bu yanlış da az bi yanlış sayılmazdı!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Enes YALÇIN 6 Ağustos 2015 Perşembe 12:32

ibnihaldun devletlerin ortalama ömrünü 120 yıl olarak belirtiyor.Ak Parti de iktidardaki (uzatmalı şekilde) 13.yılında.Allah selamet versin.Lafın tamamını söylemeye hacet yok.Ne kına yakar ne de oturur yas tutarız.Diriliş şart.

Yorumu oyla      12      5  
Salih Ercü 1 Ağustos 2015 Cumartesi 13:28

Sanırım 1982 veya 1983 yılıydı. Süleyman Karagülle'nin İslamiyet ve Günümüzün Meseleleri kitabını okuduğumda şaşkınlığımı gizleyememiştim. Karagülle Atatürkçülüğe Kuvayi Milliye ve Hakimiyeti Milliye diye 2 anlam yüklemiş ve laiklik, liberalizm gibi kavramları izah edip, övgüyle bahsediyordu bu kitapta. Şaşkınlığım "Vay be, İslamî Camiada bunları bırakın savunanı, anlayan bilen de varmış meğer" diye gizleyememiştim. Bulaçlar, Metinerler, Şevki Yılmaz ve Tayyip Erdoğan, Yaşar Kaplan, Hüsnü Aktaş... lar, o gün bu saydığım kavramları "küfür" sayıp, bu kavramlara muhalefet ile solunum yapıyordu

Yorumu oyla      18      5  
Zafer Arslan 1 Ağustos 2015 Cumartesi 11:31

Dostumuzun freni patlamış, ortalık toz duman halde, bunun altında kim kalır bilinmez, kim kalkarsa bu bence yeni partinin oluşumuna gidebilir.

Yorumu oyla      17      7  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
80’lik güzeller zamana nasıl ‘dur’ dediler?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
En popüler üçüncü içecek
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva