Tayfun MARO
Adını koymak lazım
31 Mart 2011 Perşembe

Hayatlarımıza zar atanlar buyuruyor;
“TBMM’ne başı örtülü girecek bayan milletvekillerine ses çıkartmayız!”
Kendimi ilk defa bu kadar yalnız ve savunmasız hissediyorum. İçimi kaplayan yabancılaşma duygusu baş edilecek gibi değil…
 
Ben şehirdeki yabancıyım. Kürtlerin Kürdistan’ına dahil değilim. Bir etnik guruba dahil olmak hayatımın meselesi değil. Cemaat yaşamına teslim olmayı hiç düşünmedim. Örtünen kadınları referans alan yaşam tasarımı zihnimde yok.
Referansları din normlarına veya etnik değerlere dayalı sosyal yaşama dahil olmayı, kendi içine kapanmış guruplara dahil olmayı ve bu yapıların içinde kimliğini kolektifleştirmeyi reddeden yabancıyım.
Şehirdeki varlığımın karinesi ne inançlarımdır ne de etnik kimliğim…
İnsan olduğum için sahip olduğum doğal haklara dokunulmaması, sosyal haklarımın korunması ve yapısal olanaklarımı geliştirmek benim talebimdir.
 
İnsanın tek olarak bireysel varlığı ve bu tekil varlığı sağlayan uygarlık, şehrin kozmopolit yapısının yaşama getirdiklerindendir.
Şehirdeki yabancı, kendisini başkalarına yüklemeyen kişidir.
Şehir, yabancılarla karşılaşmanın kuvvetle muhtemel olduğu yerleşim alanıdır.
Seküler toplum şehirde ortaya çıkmıştır.
Kozmopolis, uygarlığın ileri aşamasının yaşam alanıdır.
 
Sanırım bu tanımlar, uygarlığın son aşamasında kamusal yaşamın kodlarının nasıl oluştuğuna dair bir fikir vermektedir.
Tam burada aklıma düşen soruyu sormak istiyorum: Kamusal yaşamda yaşanan çöküş, neyin habercisidir?
Şehirdeki medeniyetin sonu veya kamusal yaşamın din dogmalarına yaslanması…
 
Etnisite ve din normlarına dayalı kamusal yaşam dayatmasının, şehrin seküler toplumunu dönüştürmeyi amaçladığı artık aleniyet kazanmıştır. Kamusal alandaki çöküş, inancın özel alandan kamusal alana transferiyle yön değiştirmekte ve bireyi kamusal alanda inançlarından teslim almayı amaçlamaktadır.
İnançların kamusal alana transferi, insanlığın bugüne kadar yaşadığı en baskıcı dönemin başlamasına yol açabilir. Tanrı adına kurulacak baskının sınırı olamaz.
 
Ben ve benim gibi insanlardan, yani gidişattan endişe duyanlardan; otonomi isteyen Kürtleri, şeriat isteyen İslamcıyı anlayışla karşılaması isteniyor. Kendimizi onların değerlerini referans alarak ifade etmemiz bekleniyor.
Kamusal yaşamda bu iki gurubun taleplerine dayalı bir yapısal bir dönüşüm yaşanırken, bizlerden bu gidişe ayak uydurmamız isteniyor.
Ve bütün bu olan bitene demokrasi adına dahil olmamız empoze ediliyor.
 
Ülkeyi yönetenler ve yönetmeye aday olanlar, benim gibi düşünen insanların taleplerini karşılamak konusunda son derece çekimser davranıyor. Ülke siyasetinin merkezinde islamcılar ve Kürtler var. Yeni siyaset, bu iki gurubun talepleri üzerinde yükseliyor.
Aydınlanma fikri terk edilmiş, laisite yük gibi algılanıyor, insan hakları yerine gurup hakları konmuş… Sanki birileri bizimle dalga geçiyor…
Bunun adını koymak lazım. Kamusal yaşamın çöküşü geçiştirilecek gibi değil.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Ceyda 5 Nisan 2011 Salı 09:29

Nicelik niteliği yenmiş durumda. Oy çokluğuna dayanan demokrasinin en büyük zaafı erdem olarak görülmekte.. Vah ki ne vah..

Yorumu oyla      11      5  
demir 4 Nisan 2011 Pazartesi 16:17

müslüman bir ülkede yaşadığınızı unuttunuz herhalde

Yorumu oyla      11      7  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Kaçın, demokratlar geliyor!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Deniz çayırlarına çocuklarınız için acıyın…
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Ormanlarımız yanar gider!
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Neden itibardan tasarruf olmaz?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İnsan yakmak ve Madımak!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İnsan insanı yakar mı?
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Türk Milleti!!!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Az okumuşlar
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Karl Marx ve Mehmet Şimşek!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva