Ümit YALDIZ
AK Parti nereye...
5 Ocak 2012 Perşembe

İktidar partisinin hem tavanında hem de tabanında önemli gelişmeler yaşanıyor.
Muhalefetin yetersizliği/eksikliği yüzünden hormonlu büyüyen ve hala büyümeye de devam eden AK Parti’nin meclisteki grubunun yarısı için aktif siyaset dönemi bitiyor.
Siyasetin kum saati onlar için geri sayıma başladı bile.
Tepedeki çatlağın önemli nedeni bu…
Kaybedecek bir şeyi olmayanlar kontrolsüz ve bireysel hareketlerle şaşırtıyorlar.
Şaşkınlık veren en önemli isim Bülent Arınç.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Manisa’dan sürülmesinin intikamını bulduğu her fırsatta ince ince alıyor.
Bazen ileri/geri manevralarla dikkat çekse de çoğunlukla tribünlere yönelik hamleleriyle siyasi geleceğine ilişkin ipuçları veriyor bana sorarsanız.
Potansiyel Başbakan adaylarından biri olmasına rağmen benim daha çok Saadet ya da Has gibi muhafazakar partilerin başına yakıştırdığım ve orada görmeyi umduğum Arınç, muhafazakar ve Kürt seçmenine yönelik mesajlarıyla sonraki döneme yatırım yapıyor sanki.
Yoksa, meclis kürsüsünden ‘Kürtler ne istiyorsa vereceğiz’ diyerek geniş kesimlerin tepkisini çekmezdi.
Bir sonraki döneme yatırım yapan isimlerden biri de kuşkusuz  Cumhurbaşkanı Sayın Gül. ‘Siyasetten beklentim yok’ dese de satır aralarında verdiği ince mesajlarda tam tersini söyleyen Gül’ün Başbakan olma ihtimali Arınç’ınkinden yüksek.
Ama tamamen tasfiye olma ihtimali de yabana atılamayacak oranda var.
Son dönemdeki vetolarıyla hükümetle arasındaki restleşmeyi açığa çıkarıp Başbakan Erdoğan’ın ‘Çankaya noteri’ olmayacağını ortaya koysa da Okyanus Ötesi ittifakının sürdüğünü atamalarıyla tescilliyor.
Atatürk Tarih Kurumu’nun yönetimine Zaman Gazetesi’nin Atatük düşmanı yazarlarını atamasının anlamı ancak böyle bir ittifakla açıklanabilir.
Cemaatin hem devlet içindeki gücünden hem de yarınlardaki siyasi hamlelerinde seçmen sayısından yararlanmak için atılan bu adımlar Ankara kulislerinde de dikkatle izleniyor.
 
Öteden beri Fethullah Hoca cemaatiyle arası iyi olmayan Başbakan Erdoğan’ı ise kurmaylarının topu bireysel oynamaya başlaması yüzünden sıkıntılı günler bekliyor.
Erdoğan’ın sürüklediği AK Parti’de yine Erdoğan’ın lütfuyle, onun vesayetinde siyaset yapanların ‘Büyük dağlar onunsa, küçük dağları ben yarattım’ tavırlarının bu ülkeye de zarar vereceği kanısındayım. Olası çatlak ya da partinin bölünmesi senaryoları, ‘istikrar’ temelinde iktidara gelen AK Parti’yi olduğu kadar hem ekonomik hem de siyasal açıdan kritik bir süreçten geçen Türkiye’nin hayrına olmayacaktır.
Ortadoğu’da her an patlayabilecek bir ‘mezhep savaşı’ve başta AB olmak üzere dünyada ardı arkası kesilmeyen ekonomik krizlerin ortasında kalan Türkiye’nin en son ihtiyacı olan siyasal istikrarsızlıktır.
 
Bir yanda Başbakan Erdoğan’a sıkı sıkıya bağlı isimler öbür yanda siyasi hayatının sonu yaklaştıkça azad bekleyen köleler gibi başkaldırı sinyali çakan diğerleri…
Birileri İzmirli rektör Füzün’ün net açıklamasına rağmen ‘kolon kanseri’ senaryolarıyla Başbakan Erdoğan’a ömür biçerken, cemaat/tarikat ve ekip çatışmalarının ayyuka çıktığı ortamda sükuneti sağlamak Başbakan için kolay görünmüyor.
Yaşananları bir yandan demokrasiye bağlayıp sevinirken olan bitenin altındaki gerçek nedenin bireysel beklentiler olduğunu görünce üzülüyorsunuz.
Bu halk, bu millet, AK Parti’ye belki de hayal bile edemediği oranda destek verdi. Bugün caka satan pek çok ağır ağabeyi rüyalarında bile göremeyeceği koltuklarda oturttu.
Ama hala tatmin olabilmiş değiller.
Sınırsız bir iştahla saldırıyorlar.
Devletin tamamında ‘egemen’ olma, tüm ihaleleri kontrol etme, daha büyük koltukta oturup daha fazla kişiye hükmetme arzusu dizginlenemiyor.
Memleketi, halkı düşünenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Yaşı kaç olursa olsun kayd-ı hayat şartıyla iktidar olma yani koltuğa yapışma hastalığı derinlemesine nüfuz etmiş benliklerine.
Benim adamım, senim adamın kavgası, bizim tarikat-sizin cemaat mücadelesi sürüyor Ankara’da… Falan bakanlıkta iş yaptırmak için filan cemaatten/tarikattan referans almanız gerekiyor neredeyse…
Acaba bu mübarekler bir gün olsun aynaya bakıp, ‘Allahım sana şükürler olsun’ diyorlar mı?
Şükürler olsun, bize bu koltuklarda oturmayı nasip ettin… Ettin ki biz de halkımıza hizmet ediyoruz sayende’ diyorlar mı?
Emin olun demiyorlardır.
Akıllarına bile gelmiyordur hatta.
Oysa ki ister Allah’ın ihsanıyla ister halkın tercihiyle olsun. Oturdukları o koltuklar, üstlendikleri o misyonlar Cumhuriyet tarihinde herkese nasip olmamıştır.
Üç dönem tek başına iktidar… Yüzde 50 oy.
Dini inancı kuvvetli olduğu varsayılan bu zatların en büyük günahı da Allah’ın asla affetmediği kul hakkını çatır çatır yiyor olmalarıdır. En çok da ‘işe göre adam yerine adama göre iş’ yaklaşımı yüzünden.. Devletin tüm kadrolarında ‘mülakat’ aşamasında torpille yandaşını alıp, asıl hak edeni şu veya bu gerekçeyle eleyenler, sadece eledikleri kişinin değil onun çocuklarının, torunlarının hatta yedi sülalesinin hakkını yemiş olmuyor mu?
‘Efendim bu bizim cemaatten referanslı… Onu alalım’  
Peki, öbürü kim? Yani daha yüksek puan alıp, o işe daha uygun olandan söz ediyorum.
O kimin çocuğu?
Efendim bu bizim partiden, ihaleyi ona verelim.
Ya bu halkın yarısı size oy verdi. Daha ne yapsın?
Efendim bizden öncekiler de aynını yaptı. Biz de yapalım. Ne olacak?
Evet işte bu doğru. Sizden öncekiler de aynını yaptı. Ama bugün ne durumda oldukları malum… Tarihin karanlık sayfalarına gömüldükleri yetmediği gibi hiç de iyi anılmıyorlar. Aynını yaptığınıza göre aynı sona razısınız o zaman.
İşte böyle… Cemaat önünde gözyaşı döküp, kendisiyle aynı düşünceyi paylaşmayanı Hitler’in bile başvurmadığı yöntemlerle yok eden, göz göre göre kul hakkı yiyen, halkını ‘yandaş-candaş’ diye ayıran, sevgi-hoşgörü şemsiyesi altında düşmanlık zehri aşılayan bir anlayış.
AK Parti iktidarında başından bu yana bazı adımlarını eleştirsem de en güvendiğim isim Başbakan Erdoğan’dır. Ve kendi adıma Erdoğan’a hala güvenirim. Bir an önce kontrolü sağlayıp bir sonraki seçimde de gerekli önlemleri almalıdır Başbakan.
Söğüt gölgesinde uzanıp o gölgeyi kendilerinin zannedenlere, Okyanus ötesi işbirlikleri üzerinden bireysel geleceklerini kurgulamaya çalışanlara, tribünlere oynayanlara dersini vermelidir. Ve yukarıda yaptığım eleştirileri kendisi için de ele alıp en azından bundan sonraki adımlarına ‘kul hakkı’ açısından da dikkat etmelidir.
Ve bu ülkenin ana muhalefeti…
Muhalefet açısından dikensiz bir gül bahçesi olan Türkiye’de demokrasinin yeşermesi adına kendilerine çeki düzen vermelidirler.
Burada en büyük iş ana muhalefet CHP ve küçük muhalefet MHP’ye düşüyor tabi ki.
Bir ülkede muhalefet ilelebet iktidara talip bir görüntü çizemiyor dahası iktidarın sigortası gibi utanç verici bir misyon taşıyorsa şapkayı önüne koyup düşünmelidir.
Genel seçimde iktidarın ancak yarısı kadar oy alan ana muhalefet CHP’nin bugünkü anketlerde yüzde 20’nin altına düştüğü görülüyor.
Yüzde 20’nin altına değil de yüzde 40’ın üzerine çıksaydı CHP…
Acaba birileri bu ülkede istediği gibi at koşturabilir miydi?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 12 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Alınteri görevlisi 6 Ocak 2012 Cuma 14:08

(2)Solun oyu bellidir.Kimse Kılıçdaroğlu'na ve CHP'yi ve MHP'yi suçlamasın..9 milyon emekli kuzu kuzu oturursa(çoğunluğu karnını maalesef zor doyuruyor)aldığı tüm ihtiyaç maddelerine % 50 nin üzerinde zam görüyorsa,kendisine enflasyon % 8 denilerek o kadar zam yapılıyor ve kaderine razı boynunu ve oyunu akepe'ye kullanıyorsa,çiftçi,köylü,üretici vergilerini ödeyemeyen küçük esnaf sesizliğe bürünüyorsa,ne yapsın CHP ve MHP..Nasretttin hocanın çalınan eşeğindeki gibi;eşek beni çalıyorlar,demezsse!

Yorumu oyla      16      6  
Alınteri Taciri 6 Ocak 2012 Cuma 14:02

Sayın Yaldız;AKEPE BULUNMAZ HİNT KUMAŞI DEĞİLDİR.Sağ oyların güçlü olmasının dayanılmaz cazibesi AKEPE'yi güclü göstermektedir.Ülkemizde Demokrat Parti,Adalet Partisi ve Anavatan partileride aynı oy oranlarıyla iktidar olmuşlardır.Hemde gücü olan REFAH ve MHP'ye rağmen.Şimdi ise tarikat ve diğer dini siyaset partilerinin tüm oy kanalları sadece akepeye akmaktadır."eski mücahit,yeni mütahit ve herşeye müsaitler"ufak bir çatırtıda asli yerlerine mutlaka döneceklerdir.Sol'a gelince oyu bellidir....

Yorumu oyla      16      6  
SADECE VATANDAŞ 6 Ocak 2012 Cuma 12:33

kadrolaşma tabi ki yakın çalışma arkadaaşlarını seçmektir ama odacıya kadar da kadrolaşma yapılmaz ki. kadrolaşma dediğin bürokrasinin en üstünde 300-500 kişiden mütevellit bir iştir. gerisi adamcılığa, ayrımcılığa girer seyfi ülker. ayrıca mhpliler bu ülkenin insanı değil mi. gerekirse mhpliyle çalışacaksın. burhan özfatura nasıl mhpliyle, anaplıyla hatta chp ile çalıysa sen de çalışacaksın.

Yorumu oyla      12      7  
Seyfi Ülker 6 Ocak 2012 Cuma 10:42

Ümit Bey; İsmi lazım değil, bir adalet bakanının hakim atamaları ile ilgili olarak 'Ne yapayım MHP'lileri mi atayacaktım,, Sözü ile ilgili düşüncelerinizi çok merak ediyorum.... Kadrolaşma sizce Nedir? Bence bir siyasinin yakın çalışma arkadaşlarını seçme hakkı vardır... geçmişteki yukarıda sözünü ettiğim şekilde abartılmamışsa tabi...

Yorumu oyla      12      7  
pello 5 Ocak 2012 Perşembe 23:39

ah ümit bey ne yazsanızda az gelir?

Yorumu oyla      14      6  
Zagor 5 Ocak 2012 Perşembe 21:18

Devam.Mademki sonucu degistirecegine inanmiyorsunuz o halde ne kaybedersiniz ? Sevmiyorum, begenmiyorum ama ne yapayim demek mantik isimi ? Ayrica, bizim gibi her konuda geri kalmis Ülkelerde bilmek degil inanmak önemli. " Hirsiz ama en azindan calisiyor " mantigindaki bir millet hak ettigi sekilde yönetiliyor demektir. Her seyi hak ediyoruz. Kaderini tayin edemeyen bir halk ezilmeye mahkumdur. Demekki hak ediyoruz.

Yorumu oyla      17      6  
Zagor 5 Ocak 2012 Perşembe 21:13

Muhalefetin Muhalifsizligi veya basarisizligi gibi sacma laflari ancak bizim gibi geri kalmis Ülkelerde duyabilirsiniz. Muhalefet sadece parti isi degil demokrasiden nasibini almis her ferdin isidir." CHP den umut yok, MHP zaten olmaz" veya tersi söylemlerde bulunanlar bugünkü durumun asil sorumlularidir. Caresizlikten AKP ye verdik kolayciligina kacanlar hicbirsey bilmiyor demektir. Secimlere katilan sürüsüyle parti var. Caresizlik gibi bir mazaret olamaz. Birakin kendinizi kandirmayi.

Yorumu oyla      13      7  
Kemal ÖZEN 5 Ocak 2012 Perşembe 18:17

Ümüt Bey........Sanıyorum Bu Yazınızı Ya İyi Bir Hazırlıık Yapmadan Yazdınız Ya da Vaktiniz Yoktu. Bir Kere Bahsttiginiz İsimler Arasında BEN OLACAM,Diye Her Hangi Bir MAKAM İçin Aşırı Bir Talep Olmaz GÖREV TEKLİF EDİLİR. 1O Sene İçinde HER GÖREVDEKİ Kadrolar Yarı,Yarıya Degişti YOLA DEVAM. Biraz da Sen AK PARTİYİ Digerleriyle Karıştırdın Çünkü CHP İçin Şu Söylenebilir. BİR KAVGASIN SEN ÖMÜR BOYU SÜRECEK.

Yorumu oyla      14      8  
Özgür. 5 Ocak 2012 Perşembe 17:38

Kadrolaşma ve torpil. Evet elbette kadrolaşacaksın bilgili deneyimli çalışkan dürüst adil ve en önemlisi İNSAN olanlarla kadrolaşacaksınız."Ben bu partiye ömrümü atadım" zihniyetindeki insanları ÜST DÜZEY yönetici yapmayacaksın. Ekibini güçlü tutacaksın ki sana SÖZ eden olamasın. Bilmiyorum ancak bu ülkenin son 50 yılda gördüğü en büyük KADROLAŞMA yaşanıyor ve giderek daha da kötü bir hal alıyor. Umarım bizler bunlar farkına varıp silkinip kendimize geliriz.

Yorumu oyla      17      8  
Tamer 5 Ocak 2012 Perşembe 16:34

Süpere yakın bir yazı. Neden süper demedim. Sebebi şu: siyasi bir görüşüm yoktur. Kendi doğrularım vardır. Ve bu kendi doğrularım bana şunu söylüyor: Demokrasi saçmalıktır, yumuşak güçtür. Çünkü her gelen kendi kalesini kuruyor. (Bazen Hitleri daha delikanlı ve dürüst görüyorum) Kendi atamalarını yapıyor falan filan.Bu yüzden kadrolaşma ve torpil meselesine hem kızıyorum hem de madalyonun diğer tarafına baktığımda normal diyorum. Çünkü CHP'lisi de MHP'lisi de aynı şeyleri yapıyor..

Yorumu oyla      17      8  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
İzmirli kız ve Onur E. Yıldız meselesi
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Sinema dünyasına İzmirli iki yıldız!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Neden toprak reformu yapılmalı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Eril toplumda kıyamet alametleri...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’e kruvaziyer niye gelsin?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İzmir’in sokakları hem kız hem deniz kokar… 
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çocuk nasıl şımarır?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (8) 'Sokak satıcıları'
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva