Gönül Soyoğul
9 aylık linç karnemiz ve bir faşizm testi’…
11 Ocak 2010 Pazartesi

19 Mayıs 2009: Sakarya Akyazı’’da, günlerce devam eden gerginliğin ardından fındık işçilerine saldırıldı. Bir Kürt işçi öldürüldü, ikisi ağır yaralandı.’¶
 
15 Ekim: Sakarya Arifiye’’de dolmuşta telefonda Kürtçe konuşan H.Ç., iddiaya göre, ’‘Burası Türkiye, Kürtçe konuşamazsın’’ denilerek dövüldü. Çelik 15 gün iş göremez raporu aldı.
 
25 Ekim: Ankara’’da ’‘açılım’’ı protesto için yürüyen Alperen Ocakları üyesi grup, Abdi İpekçi Parkı’’nda direniş çadırı kuran DİSK üyesi işçilere saldırdı.
 
26 Ekim: Edirne Karpuzlu Beldesi’’nde çalışan üç kardeş, pazarda telefonlarında Kürtçe melodi çalınca linç girişimine maruz kaldı.
 
13 Kasım: Tekirdağ Hayrabolu’’da, iddiaya göre, Kürtçe konuştukları gerekçesiyle lince uğrayan işçilerden altısı yaralandı.
 
17 Kasım: Afyon Kocatepe Üniversitesi’’nde bir grup ülkücü öğrenci A.C.’’yi Hakkarili olduğu için dövdü.
 
26 Kasım: Çanakkale Bayramiç’’te 2 bin 500 kişi Kürtlere linç girişiminde bulundu. Harmanlık Mahallesi’’nde toplanan binlerce kişi Kürtlerin ilçeyi terk etmesini istedi. Vali Abdülkadir Atalık kitlesel linç girişimini küçük ve sarhoş bir grubun ’‘duygusal çıkışı’’ olarak yorumlayarak, ’“Sarhoşken insan daha duygusal olabiliyor ve olaylarda gençlik var’” dedi.
 
13 Aralık: İstanbul’’da basın açıklamasından dönen bir grup DTP’’liye Dolapdere’’de silahlı saldırıda bulunuldu. Yaralanan ve onu hastaneye kaldıran iki DTP’’li tutuklandı.
 
15 Aralık: Muş Bulanık’’ta, DTP’’nin kapatılmasını protesto gösterilerinde kepenk indirmeyen esnaf, kendisine saldırdığını iddia ettiği kitlenin üzerine ateş açtı. İki kişi öldü. Esnaf tutuklandı. Vali Erdoğan Bektaş, silahlı saldırıda ölen muhtar Kemal Aycan’’ın göstericiler arasında olduğunu kanıtlama derdine düştü. Bektaş, ’“Taş atan göstericilerin hepsini tespit edinceye kadar soruşturma devam edecek. Kimsenin bir başkasının dükkanını kırmaya, yakmaya hakkı yok. Tavizimiz yok’” dedi.
 
27 Aralık: Edirne’’de, Trakya Üniversitesi’’nde okuyan, solcu Edirne Gençlik Derneği üyesi arkadaşlarının ’‘yasadışı örgüt propagandası’’ndan tutuklanmasını protesto için Saraçlar Caddesi’’nde basın açıklaması yapan gençler, ’“Kahrolsun PKK!’” sloganlarıyla toplanan yüzlerce kişi tarafından linç edilmek istendi. Linçten kaçan gençler sığınmak için yöneldikleri dükkanlara alınmadı. Edirne polisi, hazırladığı tutanakta, ’“Sekiz eylemci polis aracına bindirilmek istenmiş ancak şahıslar polisi ve vatandaşları tahrik eder söz ve davranışlarını sürdürmüşlerdir’” diyerek mağdurları suçladı.
 
3 Ocak 2010: Edirne’’de beş arkadaşlarının tutuklamasını ve linci protesto için İstanbul’’dan yola çıkan Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC) üyeleri, TEM otoyolu Edirne girişinde durduruldu. Bu arada, PKK’’lıların kente geleceği dedikodusu yayılan Edirne’’de binlerce kişi Türk ve MHP bayraklarıyla otoyola çıkmak istedi.
 
5 Ocak: İki liseli gencin kavgası, Mersin Akdeniz ilçesine bağlı Kazanlı Mahallesi’’nde Arap - Kürt kavgasına dönüştü. Taş ve sopaların uçuştuğu kavgada altı kişi yaralandı. .
 
6 Ocak: Manisa Kula ilçesine bağlı Sedenli’’de, yıl başına gecesi kahvehanede sigara içme meselesinden çıktığı iddia edilen tartışma, beldedeki Roman yurttaşların evlerinin taşlanması, araçlarının yakılmasına vardı. Tekbir getiren binlerce kişi, yaklaşık 25 ev ve 74 nüfusluk Romanların üzerine yürüdü. Romanlar güvenlik nedeniyle Gördes’’teki akrabalarının yanına taşındı.
 
9 Ocak 2010: Edirne'de günlerdir devam eden gerginlik yine şiddet olarak sokağa yansıdı. Amerika karşıtı görüşlerini açıklamaya çalışan ellerinde ’“Amerika defol, bu vatan bizim’” pankartları olan gruba, 200 kişi saldırdı. Öfkeli kalabalık, eylemcileri yerlerde sürükledi, kaçarken yere düşen bir genç kızı öldüresiye tekmeledi.
 
* * *
 
’“Vatandaşlarıma özellikle sabrı tavsiye ederim. Fakat tabii bu sabır nereye kadar olacak? Eğer siz vatandaşın mağazasının camlarını indirirseniz, hayatına kastederseniz, vatandaş kalkıp elinde böyle bir tedbiri, böyle bir imkanı varsa, o da kendisini savunma yoluna gidecektir.’”
 
Başbakan Erdoğan, bu sözleri 4 Kasım 2008’’de PKK sempatizanlarıyla ellerinde bayraklar olan bir grup Roman’’ın karşı karşıya gelmesi ve Mustafa B. adlı kişinin, pompalı tüfekle PKK sempatizanlarına doğru ateş açması sonrasında etmişti.
Kayıtlara göre, Erdoğan’’ın ’‘sabır’’ dilediği günden bu yana 2008’’de bir, 2009’’da 12 ve yeni yılda da dört linç ve saldırı meydana geldi. Linçlerle ilgili kimse tutuklanmadı. Buna karşın bir linç mağduru İstanbul’’da, ikisi Edirne’’de tutuklandı.
Ve Manisa’’da olduğu gibi, evini terk edenler de yine linç mağdurları oldu.
 
Çoğunluğun ortasında dayak yiyen/şiddete uğrayan birisini/azınlığı görseniz, ’“kim ya da niçin olduğunu düşünmeden’” kendinizi kavgaya ayırmak için ortaya atar mısınız? Hiç olmadı; güvenlik güçlerini arayıp bir an önce olay yerine gelmelerini sağlar mısınız?
Ya da hızla olay yerinden uzaklaşıp ’“aman bana bulaşmasınlar’” tavrıyla hızla ortadan yok olur musunuz?
Bilmiyorum. Siz hangisisiniz?
Bugün Yıldırım Türker’’in Radikal’’deki köşesinde yayınladığı ’“faşizm testi’”nden geçmiş biri olarak, ben de size yöneltiyorum bu testi ve soruyorum.
Ne kadar demokrat, ne kadar insancılsınız?
 
İşte o test:
’“Kalabalık bir grubun, arasına aldıkları birini hallaç pamuğu gibi atması, sizde ’‘hangi tarafın’’ haklı olduğuna dair bir merak uyandırır mı?
Eğer uyandırırsa, benim faşizm testimden geçemediniz, kusura bakmayın.
Merakınızı gidermek için yaptığınız bir küçük araştırmanın sonunda, arada kalmış olanın, ’‘Allah’’ın belası bir zalim, mesela cinsel tacizci biri’’ olduğunu öğrendiğinizde, içiniz ferahladı mı? Henüz hiçbir linçe karışmamış olmanız sizi rahatlatmasın. Sizin aynı güruhun arasında olmamanız, tamamen bir şans eseridir.
Peki, o saldırganların tavrını doğru bulmadınız ’‘ama’’ sizce adalet de yerini buldu. Böyle düşünüyorsanız, çok daha acımasızsınız. Söylemek zorundayım.
1000 kişilik bir grubun bir avuç insanın evini taşlamasına, yakıp yıkmasına bakarak, içinde ’‘ama’’ olan bir cümle kurmak, hangi cümle olursa olsun, tam bir vahşet örneğidir. O cümle, çok daha acımasız bir vahşetin ifadesidir.
Roman yurttaşlarımızın Selendi’’de maruz kaldığı linçe dair ’‘Tasvip etmiyoruz ama...’’ benzeri bir lafı kimden duyarsanız duyun, linçin bir faili de odur.
Nerede olursa olsun; linçten, linçin aleti olanlardan çok daha fazla sorumludur.’”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Kartla ödemede 'derin' sorular!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Yolun sonu
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Hangisi?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Buraya kadar!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva