Tayfun MARO
'Ben' ve 'Öteki'ne dair...
8 Aralık 2012 Cumartesi

Her şeyin bitimli olduğu bu evrende insan arzusunun gerçek nesnesi; Hiçlik ile Sonsuzluk arasında salınan insan varlığını dolaysız -simgesel olmayan- anlamlandırma çabasıyla ortaya çıkabilir; “Travmatik imkânsız çekirdek.”
Bu ahvalde, arzunun nesnesi neden ibaret olabilir?
Gerçek ve onun simgeselleşmesini birbirinden ayıran mesafe, Lacan tarafından, “arzuna yol verme,” (ne pas céder sur son désir) ilkesiyle açıklanmıştır.
“Gerçek”in artığı olan şey, arzunun nesnesinin nedeni ve işlevi olan “şey”i simgeselleştirmenin üzerindeki “fazla”dır.
Bu “fazla”yı kabullenmeye başlayıp onunla olan sorunu çözmeye girişmek; temel bir uzlaşmaz karşıtlığı kabul etmek, simgesel bütünleşmeye, parçalanmaya direnen “imkânsız çekirdek”i kabullenmek demektir.
“Arzuya boyun eğme.” Bu çağrı “Öteki” olana karşı bir çatışmadır. Sonunda kurtuluş umudu bulunmayan bir karşıtlığı içerir. İnsan işte bu uzlaşmaz karşıtlığın kendisidir. İnsan bu ebedi çıkışsızlıktır.
Faciadan kaçış (mucize veya kurtuluş) ile faciaya katlanış ihtimalleri arasındaki gerilim hattında, insanı bütün bahisleri Tanrı’ya oynamaya mecbur eden çıkışsızlık.

Debord’un “Gösteri Toplumu”nda, Hegel’in de belirttiği gibi, zaman, zorunlu yabancılaşmadır; yani öznenin kendisini kaybederek kendini gerçekleştirdiği, kendi hakikati olabilmek için başkası haline geldiği ortamdır.
Ben, “benlik” değildir; ama “Öteki’nin Öteki’si” olabileceğini pekâlâ söyleyebiliriz.
(Onu bunu “ötekileştirmek”ten söz edip duranlara da bu vesileyle hatırlatmış olayım; kimse kimseyi ötekileştiremez. Fiil yanlış kullanılıyor; ayrıştırmak, dışlamak fiilleriyle karıştırılıyor. “Ben” olamayan zaten “Öteki”dir. “Ben”in aslında “Öteki” tarafından yönlendirildiğini muhtemelen gözden kaçırıyorlar.)
Sosyal ilişkilerin simgesel ağının oluşturduğu mesafelere rağmen, “Ben” kendi hiçliğine içkin, Öteki ile müsemma.
Gerçek ile onun simgeselleşmesini birbirinden ayıran mesafeyi hiç akıldan çıkarmamak gerek.
 
Gerçekten bir şey olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? O halde, siz bir aptalsınız.
Özne, toplumsal iletişim ile göstergeler ağına girdiğinde, dil tarafından çağırılma yoluyla örtülü bir “bene” dönüştürülür. Bu nedenle, gerçeği bilmeyen ve “ben”in gerçek “benlik” olduğunu zanneden kişi aptaldır. İnsan “Hiç”tir. 
Hakeza kendisinin kral olduğuna inanan bir deli, kendisinin kral olduğuna inanan, yani kral olma yetkisi ile özdeşleşen bir kraldan daha az deli değildir.
(Marks, Lacan ve Zizek’in yalancısıyım.)
 
“İnsanın hakiki varoluşu evsizliktir. Bu anlamda, Evsizliğin özü, bizzat özün kendisinin evsizliğidir.” Böyle söyleyen Zizek’in burada dayandığı temel olgu, çılgıncasına boş hazların peşine düşülmesi sonucunda çivisinden çıkmış olan dünyamızda, insanın hakiki tözel boyutu için, hiçbir ev, barınak olmayışıdır.
Zizek’e göre; Tarih, sadece ve sadece “Öteki tarafından” geçmiş üzerine derin düşünen bir imgeleme faaliyeti ile üretilen bir seraptan ibarettir. Bu yüzden, burjuva ideolojisinin hegemonyacı tahakkümüyle karşılaştırıldığında, insanın özgürlüğünü kazanmak amacıyla mevcut düzenin yıkılmasına yönelik gösterdiği her türlü çaba ideoloji olacaktır.
Tarihsel materyalizmin devrim kavramı karmaşık bir ideoloji, karmaşık bir “yüce arzudur.”
Hâl bu ise, her türlü yuvaya dönüş özlemi kararlılıkla silinmeli.
 
Uzlaşmaz karşıtlıkla malul “Ben” ve “Öteki” ebedi çıkışsızlığın kaosunda, yeryüzüne bir lanet bıraktı.
Tüketim ilahlarına adanmış, gürültü ve görüntüden ibaret bir hayatın ortalık yerinde, her türlü bayağılığın “insanın değer”ine tekabül ettiği sığ zamanlarda, en anlamlı şeydir bu lanet.
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva