RÖPORTAJLAR
9 Ekim 2015 Cuma

AKP'nin 1 Kasım'da İzmir'deki oyu...

Egedesonsöz Genel Yayın Yönetmeni Fatih Yapar sordu, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu yanıtladı.

AKP nin 1 Kasım da İzmir deki oyu...

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Egedesonsöz Genel Yayın Yönetmeni Fatih Yapar’a, hizmetler, sorunlar, kent gündemi ve 1 Kasım erken seçimi yaklaşırken AK Parti-CHP rekabetinde yaşanan siyasi polemiklere yönelik çarpıcı açıklamalar yaptı. 



AK Parti İzmir Milletvekili Adayı Binali Yıldırım ve diğer adayların kendisi ve Büyükşehir Belediyesi üzerinden polemik yarattıklarını dile getiren Kocaoğlu, “Milletvekili adayları kendi kulvarında yarışır. Biz hizmet yarışı yapıyoruz” yanıtını verdi.

1 Kasım erken seçimi için İzmir’de oy tahmini yapan Başkan Kocaoğlu, AK Parti’nin yüzde 26’lık oyunda az miktarda düşme olabileceğini, bunun oranının üzerine ise çıkamayacağını savundu.

CHP’de bir miktar oy artışı beklentisini dile getiren Kocaoğlu, İzmir’deki iki seçim bölgesinde 14 milletvekili çıkarma hedefini vurguladı. Kocaoğlu, İzmir’de ulaşım, altyapı hizmetleri, devam eden yatırımlar ile ihalesi ile Kent Kart’ta yaşanan kriz sonrası gelişmeleri de kamuoyu ile paylaştı.  




Öncelikle Kent Kart ile başlayalım. Kent Kart şu an ne durumda? Kent kartların bittiği ve dolum yapılamadığı, dolduranların komisyon alamadığına ilişkin bilgililer var...
Bir defa bizim Kent Kart ile ilişkimiz kalmadı. O bayilikler onun bayiliğiydi. Yeni firmanın bayiliklerinden ve ATM şeklindeki yükleme cihazlarından yükleme yapacak. İhaleye göre, ihaleyi alan firmalar bayilik vermekte yetkili. Yeni kent kartlar ‘İzmir’im Kart’ olarak basıldı. Hızlı bir şekilde takviye edilmesi lazım... Orada sistem oturdu ama yargı süreci devam ediyor. Eski firma yürütmenin durdurması için mahkemeye başvurdu. Mahkeme, daha kararını kesin olarak vermedi. Hizmetin kesintiye uğramaması için 4 aylık bir ihale daha yaptık. Yeni ihale hazırlığı  yapıyoruz. Bu arada mahkemenin vereceği karar doğrultusunda yeni yol haritamızı da belirleyeceğiz.

Tramvay Projesi ne aşamada?
Tramvayda ana tramvayın güzergahını belirledik. Ayın 13’ünde tramvayın banda konulmasını brifingle gerçekleştireceğiz. Onun dışında okullar açıldı, kış tarifesine geçtik. Henüz bir problem yok. Biz göreve geldiğimizden beri Yüzbaşı Hakkı Caddesi’nin bir kısmını ve Homeros Bulvarı’nın belirli bir kısmını açtık. Onun dışında bir yol açışımız olmadı. İzmir’de de 11 senede buna rağmen çok yüksek sayıda araba satıldı ve trafiğe girdi. Ona rağmen trafikteki yoğunluğu biz absorbe ettik. Raylı sistemle önceden 70-80 bin kişi taşıyorduk, bugün 600–650 bin kişi taşıyoruz. Toplu taşımada raylı sisteme ağırlık vererek trafiği bu şekilde azaltıyoruz. Uçan yolu, Homeros Bulvarı’nı bitirdiğimizde, tramvayları açtığımızda bu daha da artacak. Bir büyük kentte trafiği rahatlatmanın yolu raylı sistemden geçiyor. Toplu taşımayı raylı sisteme verdiğiniz ve ucuz, hızlı ulaşımı sağladığınız sürece, araç kullananlar da raylı sistemi tercih ediyor. Düşünün Aliağa’da oturuyorsunuz, İzmir’de işiniz var, hem ekonomik, hem zaman olarak hem de stressiz bir şekilde gidip geliyorsunuz. Raylı sistem yaygınlaştıkça, iniş-biniş saati belli oldukça, insanlar  da trafikle bu şekilde mücadele edecek.

Siz toplu taşımayı tercih ediyor musunuz?
Zaman zaman tercih ediyorum ama bizdeki iş yoğunluğundan dolayı her zaman fırsat bulamıyorum. Belediye başkanlığına başlamadan önce özellikle Bornova’da metroyu kullanıyordum.

Vatandaşların, “Makam sahiplerini genelde kendileri arabayla gidip geliyor” şeklindeki eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Vatandaşın görmesi için akşama kadar bir otobüsten inip diğerine binmemiz lazım.

Siyasi rakipleriniz ulaşım ve altyapıyla sürekli sizi eleştiriyor. ‘Büyükşehir çalışmıyor mu?’ diyorlar. Neden ulaşıp ve altyapı polemik konusu oluyor?
Bütün otobüsleri, vapurları yeniledik. Raylı sistemi 11 kilometreden 100 kilometreye çıkardık. Taşıdığımız yolcu sayısını 70 binden 600 bine çıkardık. 11 senede yaptığımız bunlar. Arabalı vapurlarımızı yeniledik. Gelecek Cumartesi günü yeni arabalı vapurumuz hizmet girecek. Ulaşımda tüm araçlar ve donanım yenilendi. İzmir’de metro seferleri ve yolcu taşıma kapasitesi 10 misli arttı. Torbalı’daki İZBAN hattı açıldığında bu kapasite 13 misli, tramvaylar açıldığında da 15 misli artacak. İZBAN’la Selçuk’a gittiğimizde yolcu kapasitemiz 18 misli artacak.

İzban’ın Torbalı hattıyla ilgili, sosyal medyada, “Büyükşehir bitiremedi” tepkileri yer aldı. Bakanlık, Mayıs ayında hizmete açılacağını bildirdi ancak Torbalı neden hala açılamadı? 
Siyasette ister istemez böyle manipülasyonlar yapılıyor. Ben yapmıyorum. Doğrusu neyse onu söylüyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Torbalı hattının çalışması için elinden gelen her şeyi yaptı. İstasyonların, durakların çevre düzenlemesi dahi bitirildi. Bunu derken, biz de geç kalabilirdik. Bu çok büyük bir projedir. Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen bir projede ortağımız TCDD’yi eleştirmek için söylemiyorum. TCDD de buna dikkat ediyor. Para konusunda problemimiz var, orası ayrı. Bu da TCDD’den değil, bakanlıktan, siyasetten kaynaklanan bir şey. Şimdi sinyalizasyonu yetişmedi. Burada TCDD sinyalizasyonu yetiştirebilirdi, ben her hangi bir müteahhitle problem yaşayabilirdim. Böyle bir suçlamanın kesinlikle yapılmaması lazım. Üzerine düşeni yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin,  “belediye yapmadı da ondan açılmadı” diye değil suçlanması, siyasetçilerin küçük hesaplarla böyle bir şey yapması yanlış. TCDD de çalışıyor, görevini yapmaya çalışıyor. Yapıldığı zaman açılacak. Böyle güzel bir eseri siyaset malzemesi yapmak yanlıştır.

Hükümet mensupları böyle bir şey ortaya çıktığında Büyükşehir’i bombardımana tutuyorlar. Burada bu işi TCDD’nin gerçekleştiremediği malum iken neden bu eleştiriler geliyor?
Ama bir kötü niyet yok ki…



Size karşı böyle bir şey yapılırken, siz niye bunu yapmıyorsunuz?
Efendim yapılmaz. Yapılmaması gerekir. Kader birliği yapmışım TCDD ile… Türkiye’nin en uzun toplu taşıma projesini birlikte gerçekleştirmişim. Diyorum ya, bunu ben de yapamayabilirdim. Siyasi bir polemik için ortağımla böyle bir tartışmaya girmem. İnsanların olaylara bakış açılarıyla, tutumlarıyla nasıl adam oldukları ortaya çıkar. Bana bu ters geliyor. Mesela hükümetin de gecikmiş birçok projesi var. Bizim de var. Ne yapalım, kanun çerçevesinde ihaleye çıkıyoruz. Bir müteahhit çıkıyor, Allah nazardan saklasın; Adnan Kahveci Köprülü Kavşağı tıkır tıkır işliyor. Vaktinden önce teslim edeceğiz. Şimdi orada işini bilen bir müteahhit geldi tıkır tıkır işliyor. Biz ona da diğerine de parasını ödüyoruz. Öbüründe bir problem çıkıyor, bir şey oluyor. Bu, Türkiye’de maalesef ihale mevzuatından kaynaklanıyor. Yeterlilik belgesi olanın ihaleye girdiği, düşük fiyat sorgulamasının olduğu, bürokratın en düşük fiyata vermezse suçlanacağına yönelik bir baskının olduğu gibi nedenlerden dolayı maalesef böyle şeyler yaşıyoruz. Ben belediye başkanı olarak hayatın içinden geliyorum, işin içinden geliyorum. İnşaatına varıncaya kadar her türlü işi yapmışım, yüzümün akıyla çıkmışım... ‘İhale mevzuatı kalksın’ demiyorum. Ama kurum başkanlarına belli çerçeveler içinde sağlıklı insanı seçme yetkisi verilsin ki, bu işler yürüsün. Kanunlara yüzde yüz uysanız bile bu tür aksaklıklarla karşılaşabiliyoruz. Bunla biz de karşılaşıyoruz. Hükümette, bakanlık da karşılaşıyor. Bu da politik malzeme yapılıyor. Adam projesini yapmış, ihalesini teslim etmiş, parasını bulmuş, bugün verildiği ve kontrol edildiği günden itibaren parasını bir hafta içerisinde ödeyen Türkiye’de kaç tane kurum var? Araştırma yapın Türkiye’deki müteahhitlere sorun. Kaç tane kurum projeyi teslim ettiği hafta parasını alıyor? Ben bütün görevlerimi yapmışım. Aliağa’daki su tesisatı mesela… Tıkandık kaldık. Müteahhit yapamadı gitti. Aliağa’daydım, vatandaşlar haklı olarak, ‘bizim bu işimiz ne olacak’ diyor. Devlette tasfiyesi ayrı bir şey. Tekrar ihale edilmesi ayrı bir dert.
 
“BU SÖZLERİN ALTINA İMZA ATARIM”
 
Binali Yıldırım’dan ‘bu kentin sorunlarını siyaset malzemesi yapmayalım’ teklifi geldi. Körfezde ÇED konusu var, statlar var metro var. Bir yandan da açıklamalar geliyor. Siz bu teklife nasıl bakıyorsunuz?
‘Kentin sorunlarının siyaset malzemesi yapılmaması’ lafının altına ben de imza atarım. Ama ben belediye başkanı olarak özellikle genel seçimde bu tür şeylere girmek istemiyorum. Ama sayın Binali Yıldırım 15 gün bir çalışma yaptı.  O çalışmada bizi ilgilendiren konulara sadece hatırlatma anlamında bir açıklama yaptım. Bu konuyu da uzun boylu konuşmak istemiyorum. Bu seçiminde normal koşullarda devam etmesini istiyorum. Eğer o konular da gündeme gelmeseydi başından beri konuşmak istemiyordum. 7 Haziran’da da aynı uyarıları yapmıştım. Cumartesi gününden bu yana da iyi gidiyor. Birbirimize karşı da laf atma şeklinde değil, herkes yaptığı işi, yapacağı işi anlatarak devam etmesinde fayda var. Milletvekili adayları diğer adaylara cevap verir. Onlar kendi kulvarında yarışır. Biz hizmet yarışı yapıyoruz. Köylerimizi dolaşıyoruz, yaptığımız işlere bakıyoruz. Cami yapmışız, kırsaldaki işlere bakıyoruz, tarımda yaptığımız işlere bakıyoruz.  Seçim sürecinde eğer benim üzerime bir şeyler gelirse cevap vereceğim. Mesela 15 gün bekledik cevap verdik. Çünkü bu benim seçimim değil. Tabi ki, ben gideceğim, partime oy isteyeceğim. İki gün dolaştım en ufak bir siyaset lafı etmedim. Bugün gazetelerde çıkan, ‘sıfır oy da alsak hizmet etmeye devam edeceğiz’ lafı bir soruya karşılık söylenen laftır. Biz alanda yapılanlara bakıyoruz, eksikliklere bakıp değerlendiriyoruz. Mesela bir yere gittik. Orada düğün için yaptığımız üstü kapalı açık çok amaçlı alan bize yetmez dediler. Orada arkadaşlarla baktık iskeletin yapısına göre iki buçuk, üç metre iki taraftan sundurma şeklinde genişlettik. Yerine gitmezsek onu üretemiyoruz.

Binali Yıldırım, “İzmir’e hizmet için Başkan Kocaoğlu’nu elinden tutar Ankara’ya götürürüm” dedi. Siz de bunu etik bulmadığını söylediniz. Yıldırım, daha sonra bunu “el ele tutuşmak” olarak nitelendirdi. Bu sözleri için ne düşünüyorsunuz? 
Binali Bey’in açıklaması gayet güzel. Ben okudum. ‘Yanlış anlaşıldıysa af dilerim, ben bunu kastettim’ diyor. Benim bunun üzerine bir şey söylemem yanlıştır.

İnandınız mı peki?
İnandım tabi. Daha ne diyecek. Ha yarın aksi olursa cevabını veririz. Böyle gittiği sürece bir problem yok.

 
“POLEMİKLERLE PRİM YARATACAKLARINI SANIYORLAR”

Seçim dönemleri neden Binali Yıldırım-Aziz Kocaoğlu çekişmesine dönüyor? Hatta AK Parti'nin yaptırdığı bir ankette, ‘Kimi milletvekili görmek istersiniz’ sorusuna, Aziz Kocaoğlu cevabı çıkmış. Polemikleri ve ankette çıkan bu sonucu nasıl karşıladınız?
İzmirli’nin takdiridir. Demek ki, İzmirli hemşerilerimizin gönlünde başka bir yerimiz var. Diğer milletvekillerimizin de başka bir yeri var ama bizim yerelde olmamızdan dolayı ayrı bir popülaritemiz var. Ondan dolayı polemikler de bizim üzerimize dönüyor herhalde… Bunu söylerken biz tabi ki partimiz için çalışacağız. Ama polemiğin bizim üzerimizden dönmesi yanlış…

Bunun nedenleri? 
Şimdi belirli bir yerimiz var. Değerlendirmelere göre belli bir oy potansiyelimiz olduğu söyleniyor. Bilinilirlik en azından fazla olduğu için bize vurulduğu zaman, biz eleştirildiğimiz zaman basında sanıyorum polemik yaratılıyor. Biz biraz törpülenirsek, bitmeyen işler söylendiğinde karşı tarafın prim alacağı sanılıyor. Onun dışında başka bir şey yok.
 
İZMİR’DE YÜZDE 6 OY KAYMASI OLABİLİR

Bu seçimle ilgili tahminleriniz nasıl?
Bu seçim çok belirsiz bir seçim. Bir defa bunu kabul etmek lazım. Aradan 4 ay geçti ama bu 4 ay içerisinde Türkiye’de çok şey oldu. Suriye problemi, hükümet politikaları, terörle açılım sürecinin sonlandırılması, terörün tırmanması, bölgede huzursuzluğun maksimuma çıkması, hükümet kurma sürecinde partilerin tavırları; bunların hepsi bu seçimde bir yerlerden bir yerlere oy kaymasını sağlayacak. Baktığımız zaman her partiye artı veya eksi etkileyecek faktörler var. Toplamda bu artı eksinin 4 parti içerisinde nasıl şekilleneceğini kestirmek çok kolay değil. Ama ben 4 partinin barajı aşacağına inanıyorum. Partiler arasında da optimum yüzde 4, maksimum yüzde 6  oy geçişlerinin (partiler arası oy kayması) olacağını düşünüyorum.

Oy artışı konusunda oran tahmininiz nedir?
CHP’nin 7 Haziran seçimi öncesindeki politikası beğenildi. Ama tabi 45 günlük bir iyi söylem, bu kadar etkiledi. Şimdi CHP 7 Haziran’dan sonra da iyi bir yol, uzlaşıcı ve ülkeyi öne çıkartan, ‘Önce Türkiye’ diyen bir politika ortaya çıkardı. Onun  da bir etkisi olacak. Son seçim bildirgesi de ayakları yere basan bir bildirgedir. İlk defa İzmir’in sorumları da bildirgede yer aldı. CHP’nin bir buçuk sayfasına baktığımızda bizim yaptığımız, ticaret odamızın, sanayi odamızın, diğer kurumların yaptığı stratejik planları 12’den vurmuş bir bildirge var.

Siz şahsi olarak katkı yaptınız mı?
Hayır yapmadım. Bizim konuşmalarımızın, bizim izlediğimiz yolun çok büyük bir katkısı var. Zaten İzmir’deki öğretim üyelerinin de çok büyük katkısı var. Ama direkt olarak bildirgeye yazılı bir şey vermedim. 

Binali Yıldırm’a dönecek olursak, “Aziz Başkan’ın bana gelip de halletmediği bir şey olmadı. Benim bakanlığımda hiçbir şey beklemez” şeklinde söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben geçen haftaki açıklamamda belli başlı her şeyi söyledim. Ondan sonrası, ‘dedim, dediye’ girer. Ben de ona girmek istemiyorum. Neyin beklediği, neyin beklemediği gazete arşivlerinde var. Önemli olan burada bir taahhüt veriliyor. Her partiden siyasiler taahhütlerde bulunacaklar. Biz de yerel seçimlerde taahhütlerde bulunduk. Ondan sonra yine bu açık. Yapılan işleri, yapılacak işleri, kim hangi görevi üstlenirse herkesin verdiği söz İzmir’de de Türkiye’de de tartışılıyor olacak. Gazete arşivlerine de girecek. Sonra bunları da hep beraber değerlendireceğiz.


“150 BİN NEREDEN ÇIKTI… OY FARKIMIZ 350 BİN”

Binali Yıldırım’ın, “Bana yerel seçimde 1 milyon oy verildi, Aziz Bey ile aramda 150 bin oy farkı var, bunu çalışarak kapatabilirim” diyerek, 1 Kasım seçimi için İzmir’de 1 milyon oy kazanma hedefi koydu. Bu hedefe ulaşacak m? Öngörünüz nedir?

150 bin oy nereden çıktı? Yerel seçim sonuçlarında, aradaki farkı net ortaya çıkıyor. Yerel seçimde İzmir’de 2 milyon oy kullanıldı. Binali Bey ile aramızda yüzde 15 oy farkı var. Bu da  350 bin civarında fark yapar. Her seçimin farklı kuralları var. Her seçimi, her süreci kendi içerisinde değerlendirmek lazım. Bu seçimin de 7 Haziran’da olduğu gibi farklı koşulları var. Siyasi partilerin, genel başkanları ve kadrolarının milli iradeye saygı duyması ve milli irade doğrultusunda çalışma yapmaları uygun olur. 13 yıllık AKP iktidarından sonra 7 Haziran’da milli irade bir karar verdi. Bir partiyi barajın üstüne çıkardı, bir partinin oylarını düşürdü ve Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 10 oy kaybetti. Yüzde 10 oranını kendi içerisinde değerlendirdiğinizde yüzde 25 demektir. Bu önemli bir düşüştür. Milli irade bunu neden yaptı? Aynı irade, 2014 yerel seçimlerinden sonra Recep Tayyip Erdoğan’ı 1. turda Cumhurbaşkanı seçti. Bunların hepsi o konjonktüre  ve seçim dönemlerine göre şekillendi. 1 Kasım’da da 7 Haziran’dan beri izleyebildiğimiz Suriye politikasındaki, terörle ilgili politikalar değişti. Terörle kesinlikle mücadele edilmesi gereklidir. Kimin terörle ilgisi varsa devletin asli görevi terörle mücadele etmektir. Can ve mal güvenliğini sağlamaktır. AKP’nin lehine ne oldu da bu süreçte bir artış bekleniyor, bunu milli irade gösterecek.
 
KOCAOĞLU’NUN 1 KASIM TAHMİNİ

AK Parti’nın İzmir’de oyu artar mı? Sizin tahmininiz nedir?
AKP’nin oyunun İzmir’de çok aşağı düşeceğini düşünmüyorum. 7 Haziran genel seçiminde yüzde 26 oranında oy almışlardı. Ben AK Parti'nin oylarının yüzde 25'in altına düşeceğini sanmıyorum ama belirli bir oranda bir oy kaybının olabileceğini düşünüyorum. Yüzde 26’dan yukarı çıkma olasılığını ise tahmin etmiyorum. CHP’nin çok fazla değil ama belirli miktarda oyunu arttıracağına inanıyorum. 7’ye 7 milletvekilinin de o  artıştan çıkacağını düşünüyorum. Diğer partilerde de 1’er 2’şer geçişler olur. Toplamda maksimum yüzde 6 oranında bir değişim olur.
 
DELİCAN’A YANIT VERDİ

AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican’ın sizinle ilgili "Siyaset kaşıntısı tuttu. Kamu inşaatlarını ağlama duvarı haline getirdiler” şeklindeki açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hükümetin de bakanlıkların da kurumların da gecikmiş birçok projesi vardır. Büyükşehir Belediyesi’nin de vardır. Önemli olan iradedir. Önemli olan tutarlılıktır. Şimdi biz geciken projelerimizin nereden geciktiğini, planlamalarda mı gecikti, Ankara’da mı gecikti, müteahhitlerden mi kaynaklandı, hesaplanmayan bir kamulaştırma mı çıktı, ne olduğunu her aşamada izah edebiliyoruz. Bizim gecikmede ‘parayı ödeyemedik, müteahhit kaçtı, şundan oldu’ gibi bir problemimiz yok. Önemli olan budur. Mesela metro uzun sürdü doğru... Keşif artışı yapıldı. Doğru.

O konuda da ‘Bakanlar Kurulu kararı alındı’ dendi...
Hayır. Şimdi bir ihaleye çıkarsınız. Buradan metro gibi işlerde görünmeyen hesapta olmayan işler çıkar. Onlar için irade yüzde 20’ye kadar gerekçeleriyle beraber keşif artışı yapar. Bundan fazla gerekiyorsa ki yüzde 20 de Bakanlar Kurulu’nun yetkisindedir. Yatırımcı kuruluş olarak Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Enerji ve Tabi Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı yer aldı. Onun dışında bakanlık yok. Durum böyle olunca onlarda da gecikmeler oluyor. Benim kendimi neyle kıyaslamam lazım? Projeler gecikti. Ama İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve yönetimi projelerinin sürekli arkasında durdu. Yapmak için çırpındı. Başlayıp da bitiremediğimiz ya da vazgeçtiğimiz bir tane projemiz yok. Peki isim vermeyeceğim. Bir metro konusunda diğer Büyükşehir belediyeleri ne yaptı? Bülent Bey’e cevap burada gizlidir. Gecikmiştir, yapma iradesini göstermiştir yapmıştır. Gecikmiştir, bu benim işim değil demiştir, iktidar partisinin belediye başkanı olduğu için hükümete devretmiştir. Bülent Bey’in, ikisini kıyaslaması lazım Bülent Bey’in...



Yine Binali Yıldırım, belediyenin mali yapısının güçlü olmasıyla ilgili, “Belediye banka mı?” dedi. Bu sözlerini nasıl değerlendiniz?
Efendim bizim paramız yok. Ben ‘paramız var değil, kaynağımız var’ diyorum. Para ayrı şey kaynak ayrı şey. Para ayrı şey itibar ayrı şey. Para ayrı şey, kredibilitesi olmak ayrı şey. Parayı bulmak ayrı şey. Belediyede para olur mu? Belediyede para olsa dünya piyasasında borçlanır mı?  ‘Paramız var’ demiyoruz. ‘Parayı bulacak gücümüz var’ diyoruz. Borç ödeme iradesi, kapıya alacaklıyı getirmeme iradesi farklı bir şeydir. Hayatım boyunca bunu  yaptım. Belediyeye geldim, 2 senede toparladım, yine bunu yapıyorum. Müteahhitte iş verdiysem, işçiye para vereceksem, o parayı benim ayarlamam lazım. Kredi bulurum, oradan bulurum buradan bulurum; başkan olarak bu benim görevim.

Sizin ekonomideki deneyiminiz iş hayatınızdan mı geliyor?
Tabi. Herkesin bir kişiliği, bir iş ahlakı, ticari kişiliği var. Savsaklayarak iş yapamam. ‘Bugün git yarın gel’ diyemem. Alacaklıyı görünce yüzüm kızarır. Finansman yönetimi zamanla kazanılan bir yetenek. Birden bire kazanılacak bir şey değil. Gelirimiz giderimiz, ihtimalleri doğru değerlendirebiliyorsanız eğer, parayı maksimum kullanarak kurumu sıkıntı içine sokmadan yürütebilirsiniz. O sizin kafanızdaki hesap olasılıklarına, tecrübelere dayalıdır. Zaman bize öyle öğretti. ‘Ben bu işi çok iyi biliyorum’ demiyorum. Öyle bir iddiam da yok. Şimdiye kadar hiç tökezlemeden gidiyoruz. Bir belediyenin itibarlı olması, iş yapabilir olması, kendi yağında kavrulması, yatırımlarını yapabilmesi, aslında başta hükümete yük olmuyoruz. Biz 1 milyar 804 milyon borcu tasfiye ettik. Bunun 400 milyonu faiz affına gitti. 1 milyar 400 milyon TL nakit parayı Hazine’ye ödedik. Biz yurtdışından kredi kullanıyoruz. Biz bunu ödeyemezsek, Hazine garantisi olsun olmasın bizim aldığımız borç Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nin dünyadaki itibarını etkiler. Biz bunu ödemediğimiz zaman, temerrütte düştüğü zaman, Hazine bunu ödeyecektir. Diğer belediyelerin borçları geldiğinde Hazine ödemektedir. Biz bunu ödediğimizde Hazine’ye de yükümüz olmuyor.

 
Hayatım İzmir, hayalim İzmir
 
Mutabakata kararlıyız
YORUMLAR
Toplam 8 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
19 Ekim 2015 Pazartesi 09:19

Başkan sen torbalı diyorsun, selçuk diyorsun. Biz fuar vakti gece 11'de basmane metrosundan halkapınara geldik. 30 dakika izban bekledik. Egekente gelene kadar 1 oldu saat. Aktarma dediğiniz saçmalık başlamadan önce Lozandan 342 Egekente bindiğimde sadece 30 dakikada evime varıyordum. Aktarma saçmalığını kaldırın yada 342 Egekent'i Konak yapınız. İzmirin en büyük semtini ulaşım mağduru ettiniz.

Yorumu oyla      11      9  
İzmiri 11 Ekim 2015 Pazar 14:27

Aziz başkan lütfen şu harnandalındaki çöp depolama alanını kaldirin

Yorumu oyla      16      6  
sebahat çüre 11 Ekim 2015 Pazar 12:59

izmirde aktarmalı sistem yapıp yenikent durağında hala 63ü yarım saat bekleyip 502i 3 kez geçiyorsa birçok insan işe geç kalıyorsa ulaşım sorunu çözülememiştir

Yorumu oyla      18      9  
İzmirli 9 Ekim 2015 Cuma 22:34

Büyük Başkan gereken mesajı anlayanlara vermiş...Siyaset tahmini de yerinde... Teşekkürler Fatih Yapar ve egedesonsöz ailesi.. Bilgilenmeye, doğru ve ilkeli yayıncılığa devam.

Yorumu oyla      29      15  
9 Ekim 2015 Cuma 18:00

Düzgün yapılan bir iş var mı? 3.büyük şehir ama para yok. Niye yok? kaynak bulmada sıkıntı yok. Bulun o zaman da projeleri bir an önce yapın.

Yorumu oyla      24      31  
izmirli 9 Ekim 2015 Cuma 17:30

Bir de gecekondu olan yerlere imar vermeyin eskisinden beter oluyor.Buca kuruçeşme eskiden gecekondu idi şimdiki halinden on kat daha iyidi.Gecekonduların yerine 4 kat bina diktiler.Yollar daha da daraldı.Bazı yollardan çöp arabası bile geçemiyor.Park yok,otopark yok.Rezil bir durumdu.Başka yerler de böyle olmasın.

Yorumu oyla      30      6  
izmirli 9 Ekim 2015 Cuma 17:20

Başkanım kenstsel dönüşüm ilerlemiyor.İzmire yeni gelen insanlar bu yapılaşmadan dolayı hayal kırıklığına uğruyor.Artık afet yasasını kullanın lütfen.

Yorumu oyla      31      6  
İzmirli 9 Ekim 2015 Cuma 16:50

Stad sorunumuz da çözülsün artık. Alsancağı peşkeş çektirmeyelim. Alsancak tarihtir yok edilemez...

Yorumu oyla      33      8  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Hayatım İzmir, hayalim İzmir
AK Parti İzmir 1. Bölge milletvekili adayı Binali Yıldırım, Ege’de SonSöz ...
Bizde ekip her yerde!
Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, Ege’de SonSöz Sohbetleri’ne konuk ...
Hayallerim Çeşme için...
Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, Ege’de SonSöz Sohbetleri’ne konuk ...
 
Siyaseti hayatta bırakmam
Ege’de Sonsöz Sohbetleri’ne konuk olan Narlıdere Başkanı Abdül Batur, ...
Benim hedefim siyaset
Ege’de SonSöz Sohbetleri’ne katılan Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali ...
Sonuna kadar giderim
Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Ege’de Sonsöz Sohbetleri’ne ...
 
Çiğli'nin borcuna kefil oldu!
Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan, Ege’deSonsöz Sohbetleri’ne konuk ...
Koltuk akla değil, başa gelir
EgedeSonsöz Sohbetleri’ne konuk olan Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin ...
Tekere çomak soktum
Ege’de Sonsöz Sohbetleri’ne konuk olan Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu saatte 'vicdan ittifakı' olur mu?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Tunç Soyer yeni bir yola çıktı
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Sosyalistler pes etmeyin!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva