CHP'li Türeli 'Bakırçay'ın peşini bırakmıyor!

İZMİR - Türeli, Bakırçay Nehri’ndeki kirlenmenin nedenlerinin araştırılması ve bu kapsamda oluşturulması gereken politikaların ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir araştırma önergesi hazırladı.

Bakırçay Nehri’ndeki kirliliğin bölgedeki salça fabrikaları ve sanayi tesislerinden drene edilen atıklar nedeniyle had safhaya ulaştığını belirten Türeli, “Konuya ilişkin olarak daha önce bir de yazılı soru önergesi vermiştik. Nehre ilişkin olarak hazırlanan tüm bilimsel raporlarda, ‘nehir suyunda kirliliğin üst seviyelerde olduğu’,  ‘kanserojen özellik taşıyan ağır metallerin üst sınırları geçtiği’ vurgulanmaktadır” dedi.

Bakırçay Nehri’nin, önemli bir tarım havzasında sulama kaynağı olarak kullanıldığına dikkati çeken Türeli, şöyle devam etti: “Nehrin bir an önce temizlenmesi gerekiyor. Nehir bu haliyle adeta zehir saçıyor. Bakırçay Nehri’nin sulamada kullanıldığı alanlarda, toksik maddeler ve ağır metaller nedeniyle temiz tarım toprağı da kirlenmektedir. Nehrin geçtiği bölgede bulunan sanayi tesislerine yönelik denetimler yetersiz kalmaktadır. Birçok sanayi tesisinde arıtma ünitesi bulunmamakta, var olan arıtma üniteleri de maliyetinden ötürü kullanılmamaktadır. Bölgede faaliyet gösteren çevre örgütleri, arıtma ünitesi olmayan sanayi tesislerine caydırıcı cezalar verilmesinin sorunun çözümünde yardımcı olacağı noktasında görüş birliği içerisinde bulunmaktadırlar.

Bununla beraber Manisa’nın Soma ilçesinde bulunan termik santralden çıkan yıkama-soğutma sularının kentsel kanalizasyon sistemleri aracılığıyla Bakırçay Nehri’ne drene edilmesi sorununa yıllardır çözüm üretilememiştir.”
 
TOPLU BALIK ÖLÜMLERİ
Bakırçay Nehri’nde kirliliğe yol açan bir diğer etkenin, nehir etrafından bulunan bazı yerleşim birimlerinde kanalizasyon altyapısı bulunmaması olduğunu ifade eden Türeli,  “Söz konusu yerleşim birimlerinde kanalizasyon atıkları da nehre drene edilmekte ve kirlilik oranı artmaktadır” bilgisini verdi.

Nehirdeki kirlilik nedeniyle biri 2011 diğeri 2014 yılında olmak üzere iki kez toplu balık ölümleri yaşandığını hatırlatan Türeli, şunları kaydetti: “Balık ölümlerine ilişkin olarak, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyeleri tarafından Bakırçay'dan su örnekleri alınarak çalışılmış ve bir rapor hazırlanmıştır. Balıkların oksijensizlikten öldüğü belirtilen raporda, ''Bakırçay'dan alınan su örneklerinin analizinde sudaki amonyum ve sülfit miktarının yüksek seviyelere ulaştığı ancak oksijen miktarının litrede 0,14 miligrama düştüğü ortaya çıkmıştır” ifadesine yer verilmiştir.
Öte yandan, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca 2010 yılında hazırlanan, Bakırçay Havzası’nı da kapsama alan “Kuzey Ege Havzası Koruma Eylem Planı” uygulamalarında hiçbir gelişme kaydedilmemiştir. Söz konusu eylem planı işlevsiz kaldığı için nehir bulunduğu bölgeye zehir saçmaya devam etmektedir.”