Fırat BAŞARAN/EGEDESONSÖZ – Cumhuriyet Halk Partisi, 1 Kasım genel seçimlerinin ardından sokağa çıkma yasakları ve operasyonların gölgesinde yaşamın durma noktasına geldiği Diyarbakır’ın Sur ilçesinde kadın milletvekillerinden oluşan bir heyet gönderdi.
CHP'nin ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, Denizli Milletvekili Melike Basmacı, İstanbul Milletvekili Gamze İlgezdi, Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, İzmir Milletvekili Zeynep Altıok ve Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu ilçede bir gün boyunca muhtarlar, sivil toplum örgütleri, esnaf ve vatandaşlarla bir araya gelerek temaslar bulundu.
İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, Sur dönüşü ayağının tozuyla izlenimlerini Egedesonsöz’le paylaştı. İlçenin hiçbir yerinde can güvenliği bulunmadığının altını çizen İzmir Milletvekili Altıok, sokağa çıkma yasağı bulunmayan mahallelerde de tablonun farklı olmadığını söyledi.
SADECE 6 MAHALLE DEĞİL…
CHP İzmir Milletvekili, “İyi anlamda hiçbir şey olmuyor, kötü anlamda çok şey oluyor. Yaşam durmuş… Sokağa çıkma yasağı bulunan 6 mahallenin çevresi de resmi olmasa da fiilen tüm yaptırımları yaşıyor. Hatta buralarda durum muhtarların ifadelerine göre daha sıkıntılı çünkü hiç değilse diğer tarafta yaşananlar az-çok biliniyor. Yasak olmadığı için her türlü sıkıntı bu mahallelere de taşınıyor. Sürekli isabet eden hava topları, mermiler… Can güvenliği neredeyse hiç yok… Bu mahallelerde de halk evine kurşun girerek uyanıyor” dedi.
Temasları sırasında kendileri için de can güvenliği bulunmadığını ifade eden Altıok, “Sur’a gitmek istedik ama sokulmadık. Biz konuşurken silah sesleri duyuluyordu” diye ekledi.
“Çok ağır bir gün geçirdik” diyen Altıok, “El-kol çaresizlikten değil birileri tarafından bağlandı. Hala Sur’un etkisindeyiz… Bir yaşam düşünün ki elektrik yok, su yok, eğitim yok… Çöpler toplanmıyor… Öğretmenlerin bölgeden çekilmesi korkunç bir karar ama çekilmese de eğitim için bir ortam yok. Okullar yakılmış, yıkılmış halde…” ifadelerini kullandı.
BİR TARİH DE YOK OLUYOR!
Sur’da yaşam hakkının yanı sıra bir tarihin ve kültürün de yok edildiğini söyleyen CHP İzmir Milletvekili, “Burası UNESCO mirasına girmiş bir alan… O daracık sokaklara sığmayan askeri araçlar yıkıp yerle bir ederek geçiyor. Bir tarihi yıkıyor… Bu insanların bir kökü, geçimi, aidiyeti var, o da yok oluyor… Bu doku yok olacak…” diye konuştu.
ELÇİ’Yİ ORADA ANAMADIK
Tarihi 4 ayaklı minare önünde “Biz bu tarihi bölgede bir çok medeniyete beşiklik etmiş ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz” mesajını verdiği açıklama sonrası katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yi de anan CHP İzmir Milletvekili, “Biz de Tahir Elçi’nin öldürüldüğü yerde açıklama yapmak istedik… Ama giriş ve çıkış yok, buna olanak yok… Sur’daki polis barikatını aşıp birinci hat caddeye kadar gidebilmek mümkün oldu… Orada bir berber dükkanında gazeteler üst üste duruyordu, en üste ise Tahir Elçi’nin fotoğrafı vardı. Ne yazık ki O’nu, o barış elçisini orada anamadık” dedi.
BATI’NIN BUNU HİSSEDEBİLMESİ ÇOK ÖNEMLİ
“Orayı gördüğünüzde birinci ağızdan dinlediğiniz hikayeler içinize işliyor” diyen Altıok, “Bu duygunun Batı’ya aktarılması lazım… Batı insanlarının bunu hissedebilmesi çok önemli… Bir kopuşun eşiğindeyiz. 30 yıllık çatışma ortamında kimse kopmamış ama insanlar “Öldürüleceksek, kopsun, bitsin” diyor artık… Topyekün herkesi terörist ilan edilerek yaşam hakkını yok etmeye kimin ne hakkı var! 1944 yılında kabul edilen İnsanlar Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yaşam hakkını tehdit eden operasyon yapmak suç! Bunun bir de böyle bir hukuki boyutu var” şeklinde konuştu.
SURUÇ SONRASI KOMİSYON KURULSAYDI…
‘Meclis çatısında çözüm’ konusuna da değinen CHP İzmir Milletvekili, “Ne yazık ki meclis çatısı çözüme vicdanı olan, görev bilinci olan siyasetçiler olduğu sürece olanak sağlıyor. Biz dün Sur’a gitti, belki yarın başka köşelere, Silopi’ye ya da Dargeçit’e gideceğiz… Ama somut adımların atılabilmesi için yasamanın resmi ayakları etkili olabilir. Sorumlulukları taşıyan partiler olarak Sur’a gitmeden önergeler verdik, öneriler sundu. İnsan Hakları Komisyonu’ndan konuyu gündeme getirdik. Alt komisyon kurulmasını istedik. Ama meclis matematiği oy çokluğunu sağlamış bu şiddeti oluşturan partilerden yana… Suruç katliamında sonra araştırma komisyon kurulmasını istedik. O komisyon kurulsaydı Ankara katliamını yaşamayacaktık. İki seçim arası şiddet sarmalının önüne geçilebilir, bugün Sur da Cizre de olmayabilirdi. Ama yine de çözümün meşru yapılamadığı ortamda hiç değilse o insanlara dokunmak istedik. ‘Yalnız değilsiniz, ateşkes sağlansın, çözüme dönülsün diye buradayız’ demeyi anlamlı bulduk” dedi.
BÖLGE HALKI: O ZAMANKİ ŞİDDET BUNU YARATTI
Sur temasları sonrası izlenimlerini son olarak operasyonların ve tartışmaların odak noktası hendek konusundan söz ederek tamamlayan Altıok, halkın iki farklı boyutta değerlendirme yaptığını ama ortaya çarpıcı bir ‘90’lar vurgusu çıktığını ifade etti. Altıok, “Bölgeye gidebilseydik hendekleri de bombalanan camiyi de görme şansımız olacaktı… Ama mümkün olmadı. İnsanları dinledik… İki boyut var… Bir kesim ‘Bunlar kazılırken neredeydiler’ diye isyan ediyor; bir kesim de ‘Hendek olmayan mahallelerde de yasak var, operasyon var’ diye… Bölge halkı, ‘Hendek dediğiniz alanların başında duranlar 90’larda yok ettiğiniz insanların çocukları… O zamanki şiddet bunu yarattı, o zamanki şiddet bu sorunu çözemedi çünkü çözüm kan dökmek de değil… Şimdi de çözemeyeceksiniz’ diyor” ifadelerini kullandı.