EGEDESONSÖZ - CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel önemli açıklamalarda bulundu. Ankara’da geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Parti Meclisi (PM) toplantısından sonra değerlendirme yapan Yüksel Radyo Pause’de yayınlanan “Fatih Yapar’la Neler Oluyor” programına katıldı. Yüksel, Cumhurbaşkanlığı sürecinden, yerel seçim sonuçlarına, parti içi muhalefetten kentin öne çıkan sorunlarına kadar birçok konuda konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İzmir’de sekiz ilçe kaybedildi, başarı yok. Yeni dönemde çalışın” dediği ifade edilen Parti Meclisi (PM) toplantısından sonra ortaya çıkan durumu değerlendiren Yüksel, konunun saptırıldığını ifade etti. Yüksel, “Yerel seçimi götürme görevi sanki bize aitmiş gibi algı yaratıldı. Siz çalışıyorsanız, siz bu işi sırtladıysanız bir başarısızlık durumunda da ‘sorumlu sizsiniz’ anlayışı var. Bu kötü, sakat bir anlayış. Bu ortak sorumluluktur. İzmir’de başarı ya da başarısızlıkta benim ne kadar sorumluluğum varsa sıradan bir arkadaşımızın, özellikle milletvekili arkadaşlarımızın da en az benim kadar sorumluluğu var. Başarısızlıkta, daha az çalışanların daha çok payı var demektir. Eleştiriler oluyor. İzmir’de de, her yerde CHP’nin başarısızlığına yönelik açıklamalar yapılıyor. Biz İzmir’de seçim kazandık. O kadar ‘eyvah, öldük, gittik, İzmir elden gitti’ anlayışı var ki anlamak zor. Gürültü kopartılıyor ki sanki İzmir’de seçimi kaybettik. Bir yarışı tamamladık. AKP ve CHP arasındaki yarışı sonuçta biz kazandık. Büyükşehir ve ilçelerde başarılı çıktık. Önemli olan skordur. Bu bir futbol maçı olsa, finale bakarsınız ve ‘22’ye 8 oranında CHP kazandı’ dersiniz. Kaybetti denmez. Geçen dönem 28 ilçe varken bu kez niye şimdi bu sayı düştü ve kaybettik. İşte bu kaybettiğimizin değerlendirilmesi, analizi yapılır. Lafa başlarken ‘CHP kaybetti’ diye başlanmaz. AKP’nin adayı Binali Yıldırım bile ilk gün ‘başarısızız’ dedi. Uyarı alınca tekrar gelince teşekkür turları yaptı” dedi.
YANLIŞLARIMIZ OLDU
Partinin bazı eksikleri ve hataları olduğunu belirten Yüksel, bunun en başında aday belirleme sistemi olduğunu anlattı. Yüksel, “ Bazı hatalarımız oldu. Süreci yönetemedik. Daha önce söylediğim konular vardı. Örgütlerden aday olacak kişilerin istifa etmesi ve örgütlerin boşaltılarak yenilenmesi doğruydu. Aynı anda ‘diğer aday adayları da başvuru yapsın’ demek yanlıştı. Bizim olan ilçelerde adaylar erken yola çıktı. Bizde olmayan ilçelerde adaylar erken çıkmalıydı. İzmir’de çok sayıda aday ortaya çıktı. Tartışma çıkacağı, sorun oluşacağı belliydi. Milletvekilliği seçiminde de aynısını yaşadık. Belediye başkanı bizim partimizden olan yerlerde süreç erken başlamamalıydı. Aday adayları belirlenirken bizim fikrimiz alınmadı. Eğilim yoklamalarının olduğu yerlerde sorunsuz adaylar çıktı. Parti örgütü kadar iyi karar veren yapı yok” diye konuştu.
SADECE MUHİTTİN DALGIÇ’A REFERANS OLDUM
Bazı kesimler tarafından yerel seçim sonuçlarının sorumlusu olarak başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İl Başkanı Ali Engin, kendisi ve bazı milletvekillerinin gösterildiğini belirten Yüksel, “Bu durum beni rahatsız ediyor. Parti danışma kurullarını toplasa oralarda anlatırız. Kamuoyu önünde tartışmayı doğru bulmuyorum. Bu süreçte bir kez bile gidip ‘şu aday olsun, bu olmasın’ diye görüşme yapmadım. Sadece Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın’a kişisel görüşlerimi anlattım. Zaten o zamana kadar her şey şekillenmişti. Partide kurultayımız yapılalı iki seneyi geçti. Kim parti meclis üyesi oldu, olmadı tartışması devam ediyor. PM listesine giremeyen arkadaşlarımız tartışmayı halen sürdürüyorlar. Partide 10 sene öncesini tartışanlar var. Geleceğe bakmamız gerekiyor. Sizin bir iddianız varsa PM’ye girmek için çalışırsınız. Dünya’nın hiçbir yerinde kendi sattığı ürünü kötüleyen başarılı olamaz. Parti olarak iyi şeyleri anlatmalısınız. Hiçbir zaman kendimi bir yere taşımak, birilerini getirmek için siyaset yapmadım. İnançlarım, çocuklarımızın geleceği için siyaset yapıyorum. Bana kimse 30 belediye başkan adayı içerisinde ‘senin şöyle özel bir ilişkin vardı. Senin ekibindeydi, takımındaydı’ diyemez. Belediye meclisi içerisinde de söyleyemezler. Sadece Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç’ı tanırım. Ben il başkanı iken yönetim kurulundaydı. Çalışkan, cesaretli ve Alaçatı’da iyi bir süreç yürütmüş kişidir. Çeşme’de yüzde 70 oranında oy aldı. Kendisine referans olduğum doğrudur. Değiştirilenler içerisinde başarılı belediye başkanları da vardı. Kendisi için politika yapanlar bizi eleştiriyor. Bunları hiç hak etmedik” dedi
ÜZÜNTÜ DUYUYOR
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun CHP Genel Merkezi’ne yönelik yaptığı “partinin mutfağı yok, genel başkan yardımcılarının sayısı fazla” gibi eleştirilerin ardından çıkan tartışmayı da yorumlayan Yüksel, “Bu Aziz Kocaoğlu’nun kendi değerlendirmeleridir. Daha önce genel başkan ve yardımcıları ile başkanın sohbetlerde dile getirdiği düşünceler. Ulusal gazetelere manşet olunca ‘vaaay’ denildi. Parti içinde eski sistemin, güçlü genel sekreter yardımcılarının olduğu sistemi destekleyen kişiler halen var. Aziz başkanın açıklamalarına yanıt veren genel merkezdeki genel başkan yardımcısı arkadaş bana ‘biz bunları Aziz bey ile hep konuşuruz kendisine aslında hak veriyorum’ dedi. Ama basın üzerinden olunca farklı oluyor. Yanlış anlaşılan bir durum var. Başkanın genel başkan yardımcılarının bazıları için ‘tanımıyorum’ ifadeleri gündeme geldi. Bizzat kendisiyle konuşmadım ama Türkiye genelinde öyle algı yaratılmasından üzüntü duyduğunu biliyorum. Aziz başkan sanki genel merkeze karşıymış gibi gösterilmekten rahatsız. Zaten o konuşmalar içinde genel başkanı övüyor. Doğru, dürüst olduğunu anlatırken partinin genel başkan sorunu olmadığını da ifade etti” diye konuştu.
AĞIR TAHRİK ALTINDA SÖYLEMİŞTİR
Yüksel, yerel seçim sonrası CHP İzmir’de tartışmalara neden olan disiplin süreci ve İl Başkanı Ali Engin’in yaptığı açıklamaları da değerlendirdi. Yüksel, “Bu tartışma İzmir gündemini meşgul edince itidal çağrısında bulunmuştum. İl başkanının yeni değerlendirmeleri daha yumuşak. Bizzat uyarmadım ama yakın çevremizden mesaj kendisine gitmiştir. İl başkanının ‘gerekirse 50 bin kişiyi disipline göndeririz’ lafını ağır tahrik altında söylediğini düşünüyorum. Söylediyse de doğru söylememiş. Partide böyle bir şey yok. Partideyken, başka yere çalışanlar hakkında işlem yapılabilir. Parti tüzükten gelen hakkını kullanmalıdır. Bu isimler milletvekili bile olsa gereken yapılmalıdır. Yoksa partiyi yönetemezsiniz. Kaybettirdiğiniz insanlar siz milletvekili olurken size destek vermiş. Benim yetki verdiğim kişinin bana karşı güç kullanması şahsen beni yaralar. Bizim de görevden alındığımız durumlar oldu ama parti aleyhine çalışmadım. Yıllardır parti içinde görevler aldım. Babadan partiliyim ama ilk kez milletvekili oldum. Size uymayan bir durum varsa basar istifanızı gidersiniz. En azından sessiz kalırsınız ve parti içi toplantılarda kendinizi anlatırsınız. Partimizin disipline, birlikteliği ihtiyacı var” dedi.
CEMAAT İLE TEMAS KURMADIK
Yüksel parti içinde tartışmalara neden olan Cemaat-CHP işbirliği konusuna da değindi. Yerel seçim sürecinde İzmir’de böyle bir temastan haberinin olmadığını anlatan Yüksel, “Sayın genel başkanımız ‘bizim işbirliğimiz olmadı’ dedi. Cemaatle görüşmediğini, işbirliği yapmadığını söyledi. Cemaatin tek taraflı açıklamaları oldu. Bazı yerlerde CHP’yi, bazı yerlerde MHP’yi destekleyeceklerini söylediler. Zaten çoğu yerde MHP’ye destek verdiler. Bir kurumsal olarak temas kurulmamıştır. Oy verenlere de ayrıca ‘gelmeyin’ diyemezsiniz. İl başkanımız da böyle bir görüşmenin olmadığını söyledi. Şahsen ben temas kurmadım. İş dünyasından da bizimle ilişki kuran olmadı. Böyle bir şey yok. Özellikle bizim partimizin içinde bu durum konuşuluyor. İçimizde Erdoğan’a kodlanmış, onu dinleyen bazı isimler var. Akıl alır bir şey değil. Başbakan, cemaat ile CHP’nin birlikte olduğunu sürekli söylüyor. Bizim arkadaşlarımız da Erdoğan’ın söylemlerine yöneliyorlar. Parti içinde kendi aramızda olan eleştirilere kulak asmıyoruz. Genel başkanımız da meseleyi duymamazlıktan geliyor. Kendi içimizde kavgalı görüntü vermemek için çabalıyor” dedi.
CHP’NİN CUMHURBAŞKANI ADAYI İZMİR’DEN OLABİLİR
Partinin yerel seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru yöneldiğini ifade eden Yüksel, İzmir’den bir Cumhurbaşkanı adayı çıkabileceğini söyledi. Yüksel, “CHP’nin göstereceği adayın İzmir’den, Ege’den olması kadar doğal bir şey olamaz. Çünkü en güçlü olduğu bölge burası. Trakya var ama seçmen sayısı az. İzmir, Türkiye’nin Batı’ya açılan bir penceresi. Her açıdan farklı bir kent. Bu bölge Cumhurbaşkanı çıkartabilir. Türkiye’nin demokratik bütün güçleri bir araya gelmelidir. Partili, partisiz herkesin bir araya gelerek şu andaki sistemi demokratik yöntemlerle göndermelidir. Ortak aday çıkartılmalıdır. Cumhurbaşkanı için biz ‘CHP’li olsun’ demiyoruz. Siyasal partiye aidiyet taşımaması gerekiyor. Ne iktidar partisine ne de muhalefete yakın olmayan tarafsız, bağımsız değerlendirme yapabilecek kişi olmalıdır. Yürütmeye karışan birisi değil demokrasiyi özümsemiş, yasalara bağlı, temsil yeteneği olan, tutarlı ve dürüst olmalıdır. Şaibe taşıyan birisi o koltukta oturamaz” diye konuştu.
KENDİMİ İHBAR EDİYORUM
Yüksel, daha önce Vali Mustafa Toprak ve emniyeti eleştirdiği Berkin Elvan’ın ölümü nedeniyle yapılan eylemlerdeki polis müdahalesini hatırlattı. Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle TBMM’de soru önergesi veren Yüksel, eylemlerde ‘trafik akışını aksattığı’ gerekçesiyle kaç kişiye trafik cezası kesildiğini sormuştu. O zamanı hatırlatan Yüksel, “Bütün Türkiye’de eylem yapılırken İzmir’de de oldu. Son derece barışçıl ve acıyı paylaşmak için yapılan bir yürüyüştü. Polis eylem sırasında hiçbir şey yapılmadığı halde saldırdı. TOMA’lar ve gaz fişekleri kullanıldı. O eylemlerde Aziz Kocaoğlu başta olmak üzere ben ve milletvekili arkadaşlarım da vardı. Trafik kapatıldıysa biz de kapattık. Kendimi ihbar ediyorum. Emniyet ve trafik gerekeni yapsın. Ceza hepimize kesilsin. Cezanın hangi yasal dayanakla kesildiği bile belli değil. Cezaların derhal kaldırılması gerekiyor. Korkutmak, sindirmek ve sokağa çıkmanın engellenmesi için her şey yapılıyor” dedi.