Kılıçdaroğlu İzmir’de iş dünyası ve STK’lara ne mesaj verdi?

Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ - Referandum çalışmaları kapsamında ilk kez İzmir’e gelen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ilk olarak iş dünyası temsilcileri ve profesyonel kulüp başkanları ile bir araya geldi. 

CHP Lideri Kılıçdaroğlu Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşen kahvaltılı toplantıda önemli açıklamalarda bulundu.

Basına kapalı gerçekleşen programa iş dünyasının temsilcileri eksiksiz katıldı. Sadece İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli yurt dışında olmasından dolayı toplantıda yer almadı. Ayrıca İl Başkanı Asuman Ali Güven ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen toplantı için milletvekillerine özel bir davet geçilmediği ifade edildi.

İl Yönetim Kurulu üyelerinin tam kadro iştirak ettiği programa Genel Sekreter Kamil Okyay Sındır, Atilla Sertel, Mustafa Balbay, Tacettin Bayır, Murat Bakan ilçe belediye başkanları, ilçe başkanları da katılım gösterdi.

ÖZFATURA’DAN KILIÇDAROĞLU’NA: ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN
Kılıçdaroğlu’nun eski il başkanları ve belediye başkanlarının da yer aldığı toplantıda kahvaltı yapıldığı sırada temsilcilerle sohbet etti, dikkat çekici bir diyalog da yaşandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Burhan Özfatura’nın da Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na “İşiniz zor, Allah yardımcınız olsun” dediği ifade edildi.

CHP Lideri, anayasa değişikliği için iş dünyası temsilcilerine şu mesajları verdiği öğrenildi:

OYLANACAK OLAN DEMOKRASİ Mİ, TEK ADAM REJİMİ Mİ?
Önümüzde bir süreç var. Bu süreç bizlere sorumluluk yükleyen bir süreç. Bugünümüzü değil geleceğimizi de ilgilendiren bir süreç. Bütün vatandaşlarımıza şunu söylüyorum; bu süreçte sandığa giderken düşünerek gidin diyorum. Yapılan değişiklik sıradan bir değişiklik değil. Cumhuriyetin kurucu değerlerinin bir anlamda tahrip edilmek istendiği bir değişim ve dönüşüm süreci. Eğer bizler kendi ülkemizde birlikte yaşamak istiyorsak, huzur içinde yaşamak istiyorsak, siyasi görüşlerimiz, kimliklerimiz, inançlarımız farkı olabilir düşünerek gitmeliyiz. Bu güzel coğrafyada insanca yaşamak istiyoruz. Oylanacak olan demokrasi mi tek adam rejimi mi? Oylanacak olan budur. Demokrasi benim için ne kadar geçerliyse benim gibi düşünmeyen insan için de geçerlidir. Ben referandumda hayır oyu kullandığımda kendim için değil benim gibi düşünmeyen insan için de oy kullanıyorum, onun da oylarını bir anlamda korumuş oluyorum. Hayır oyunun bu kadar önemli bir değeri var.

YÜZDE 85’İN ÜZERİNDEKİ KATILIM ÇOK DEĞERLİ SONUÇ VERECEKTİR
İş dünyanın içinde bulunduğu şartları gayet iyi biliyoruz. Türkiye’nin her yerinde bir araya geliyoruz, konuşuyoruz. Bilerek medyaya kapalı yapıyoruz ki iş dünyası temsilcileri düşüncelerini rahatlıkla iletebilsin istiyoruz. Sorunları var, biliyoruz. Mal ve varlıklarına el konuluyor, biliyoruz. Sonuçta bu süreci el birliğiyle aşmak zorundayız. Ortak mücadele etmek zorundayız. Yapacağımız en önemli şey 16 Nisan’da sandığa gitmektir.  Bir oyla bir şey değişmez diye bir düşünce asla ve asla doğru değil. Emin olun çocuklarımıza anlatamayız. Ne olursa olsun evet ya da hayır ama mutlaka sandığa gidip oy kullanmak zorundayız. Yüzde 85’in üzerindeki katılım çok değerli bir sonuç çıkaracaktır.

İZMİR’DEN KAYGIMIZ YOK, ANADOLU’YA DAHA ÇOK AĞIRLIK VERECEĞİZ!
İzmir’i biliyoruz. Demokrat bir kent... Farkı inşaların bir arada yaşadığı bir kent. Bütün Türkiye’nin özlem duyduğu bir yaşamın standartlarını yaşama geçirmiş bir kent. İzmir’den bir kaygımız yok. Tam tersine tüm Türkiye’nin İzmir gibi düşünmesini, yaşamasını istiyoruz. En büyük arzumuz odur. İzmir kendi bölgesine örnek olan bir kent. Biz çalışmalarda ağırlığımızı belki İzmir’e, Ege’ye, Trakya’ya vermeyeceğiz ama Karadeniz’e, Doğu Anadolu’ya, Orta Anadolu’ya ağırlık vermek zorundayız. Daha fazla çalışmak ve emek harcamak zorundayız. Sizden bir ikinci isteğim; önceki seçimlerde hangi partiye o vermiş olursanız olun, ama bu seçimde bir vatandaşımızı sandığa gitmeye ve hayır oyu vermeye ikna edin.

HAYIR DEMENİN RİSKİ YOK!
Bu bizim için çok değerli. Bunu anlatın. Sakin saygılı bilgili şekilde anlatın. Gerçekten konuyu bilirse, evet oyunun yaratacağı riski düşünürse o da hayır diyecektir. Hayır demenin hiçbir riski yoktur. Cumhurbaşkanı, başbakan yerinde kalacaktır. Bakanlar parlamenter görevlerini yapacak. Ama şu mesaj verilecektir; bizler sizi seçtik toplum olarak isteğimiz anayasal sınırlar içinde uzlaşarak yasa çıkarın ve ülkenin sorunlarını çözün. Hayır’ın vereceği temel mesaj budur. Evet ise sonu belli olmuyor. Dipsiz bir kuyu. Geleceği tahmin edilmeyen bir Türkiye algısı ortaya çıkacaktır. Ne olacaktır? Sayın cumhurbaşkanı yurt dışına gitti ya da hastalandı ona vekalet eden kişi başkandır, seçilmemiştir.  Şimdiki anayasaya darbe anayasası diyorlar. Darbe dönemlerinde seçimle gelmeyenler ülkeyi yönetmişlerdir. Bir darbe sürecini anayasal form haline getiriyoruz. Hani demokrasi?

ELİNDE SOPA OLSUN, KAFASINA VURSUN DİYORSA EVET OYU VERECEK!
Bu bir partinin sorunu değil. CHP’nin de tek başına sorunu değil, hepimizin ortak sorundur. Bize, ‘Niye anayasa mahkemesine gitmediniz?’ dediler. Bir milletin kendi kaderini tayin etme hakkı vardır. Eğer 21’inci yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti’nin halkı bizim başımızda bir başkan olsun, elinde de sopa olsun, birisi aykırı bir düşünce söylediği zaman kafasına vursun diyorsa evet oyu kullansın. Hayır biz demokrasiyi savunuyoruz diyorsa hayır oyunu kullanacak. Olay siyasi parti olayı değildir. İktidar kanadı bunu bir partiler arası bir yarış olarak sunmak istiyor. Tam tersine partilere arası değil demokrasiyi savunma ya da savunmama durumudur. Herkesin buna göre düşünüp karar vermesi lazım.