İzmir’deki tarihi darbe davasında 9.gün: O yarbay savunma yaptı

Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki duruşma salonunda, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen oturumda, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.

Kimlik kontrolünün ardından Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada, tutuklu sanık Büyükbaş, 14 Temmuz'da Yunanistan Kara Ataşeliğine katılmak üzere okuldan ilişik kestiği, görevli olmamasına rağmen diğer sanıklar gibi kamuflaj elbiselerini giyerek Ege Ordu Komutanlığına gittiği ve ordu harekat merkezindeki faaliyetleri kontrol altına almaya çalıştığına ilişkin iddialara yönelik savunmasını gerçekleştirdi.

Yunanistan Kara Ateşeliğine ataması yapıldığından darbe girişiminden kısa bir süre önce Atina'ya giderek konut kiraladığını, Türkiye'ye döndükten sonra 14 Temmuz'da Maltepe Askeri Lisesi personeliyle vedalaştığını anlatan sanık Büyükbaş, okulla ilişiğinin 15 Temmuz'da kesildiğini belirtti.

Aynı gün ailesiyle bulunduğu sırada eski Ege Ordusu Komutanlığı Harekat Başkanlığı Plan ve Harekat Şube Müdürü Yarbay Mustafa Toklu'nun kendisini komutanlığa çağırdığını, nedenini ise açıklamadığını kaydeden Büyükbaş, devir teslim törenine katılan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ile Eğitim ve Doktrin (EDOK) Komutanı Orgeneral Kamil Başoğlu'nun Ege Ordusu Komutanlığına geldiğini düşündüğünü söyledi.

Göreve çağrılmasını şaşkınlıkla karşıladığını, o ana kadar televizyon izlemediği ve internetten haberleri takip etmediğinden olup bitenden haberinin olmadığını öne süren sanık Büyükbaş, telefonla aradığı tutuklu sanıklar yarbay İsmail Selvi ve albay Murat Alparslan'ın da görevden bilgisinin olmadığını öğrenince Toklu'yla yeniden iletişime geçerek "Kimsenin bu görevden bilgisi yok, gelmek istemiyorum" dediğini iddia etti.

"Televizyon izlemeye devam ettim"
Sanık Toklu'nun kendisine "Merak edilecek bir şey yok, albay Murat Alparslan da gelecek" dediğini, bunun üzerine ordu karargaha gittiğini belirten Büyükbaş, şu savunmayı yaptı:

"Odasına girdiğim Toklu, benimle 'Oksal albayla (eski Ege Ordusu Komutanlığı Harekat Başkanı Albay Oksal Çelik) görüştükten sonra konuşacağını' söyledi. Harekat merkezinde karşılaştığım nöbetçi amir Yarbay Ö.K'nin eski Boğaziçi Köprüsü'nün kapatıldığını söylemesine üzerine televizyondan haberleri izledim. O an çok kısıtlı olan haberlerde İstanbul'da köprünün kapatıldığı bilgisi vardı.

Bir ara dışarı çıktığımda Maltepe Askeri Lisesi personellerini gördüğümde şaşırdım çünkü ben sadece albay Murat Alparslan'ın buraya geleceğini sanıyordum. Murat albayla görüştüğümde hala neden burada olduğuma dair bilgi sahibi olamadım. Televizyon izlemeye devam ettim. İzmir'de endişelenecek bir durum yoktu. Niye çağrıldığımızı bilmediğimizden sinirlenmeye başladım. Bir müddet sonra canım sıkıldı. Kimse bir açıklama yapmıyor. Bu arada harekat merkezine gelenler de ne olup bittiğini anlamak için televizyon izliyordu. Olayların Ankara ve İstanbul'la kısıtlı olduğunu düşündük." 

"Kimseyi tedirgin olarak görmedim"
Kısa süre kaldığı karargahta şahsi tabanca, silah, mühimmat ya da teçhizatının olmadığını, harekat merkezinde bulunduğu sürede "televizyon izlemek ve muhabbet etmek" dışında bir durumla karşılaşmadığını, kanunsuz bir talimata ya da olaya şahitlik etmediğini kaydeden sanık, "Harekat merkezinde kimseyi tedirgin ya da kaygılı olarak görmedim. Sadece ülke adına bir endişe söz konusuydu. Darbe girişimini öğrendikten sonra, 'Anlamsız, saçma... Hainler çıldırmış olmalı, bunun başarılı olması imkansız' dedim." beyanında bulundu.

Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep'in derdest edilmesi girişimine yönelik suçlamalara ilişkin de beyanda bulunan sanık Büyükbaş, "Maltepe Askeri Lisesinden önce Ege Ordusu Komutanlığında görev yaptım. Burası gözümde kutsal bir yerdi. Derdest edilme teşebbüsü olsaydı ya da bir tehlike hissetseydim öncelikle ben giderdim yardıma. Komutanın makamına yönelen birini görmedim. Bir şey görseydim önce ben karşı çıkardım." dedi.

Mahkeme heyeti, oturuma öğle arası verdi. Öğleden sonra ise Mahkeme başkanı önceki duruşmada ses kaydı yapılamayan Yusuf Ç'nin savunması için tekrar söz verdi. 

Bazı yurt dışı gezilere gittiğini ancak FETÖ'nün okullarını ziyaret etmediğini ve FETÖ'ye ait hiçbir kuruluşa yardım etmediğini savunan sanık, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtti.

Tutuklu sanık Mehmet T. de savunmasında üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, İzmir'in EXPO adaylığı çalışmaları kapsamında 2011-2013 yıllarında dış geziler yaptığını, devlet büyüklerinin de katıldığı bu gezilerde okul ziyaretlerinin gerçekleştirildiğini, bu kapsamda 2-3 okulu ziyaret ettiğini anlattı.

Altı aydır cezaevinde olduğunu, kalp hastası olması nedeniyle cezaevi şartlarında yeterince tedavi göremediğini savunan Mehmet T, tahliyesini talep etti.

Mahkeme Başkanının Bank Asya'daki para akışını hatırlatması üzerine Mehmet T, bu bankadaki hesabından borçları karşılığı ödemeler yaptığını öne sürdü.

Mehmet T, çocuklarının yurtdışında örgüte müzahir okullarda eğitim gördüğünün hatırlatılması üzerine, ''Kim okutmadı ki? Terör örgütü olduğunu bilsem okutmazdım. Ben çocuklarımın geleceğini düşündüm.'' savunmasında bulundu.  

İddianamede yer alan örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in sağ kolu Sinan Dursun'a para gönderdiği suçlaması hatırlatılan Mehmet T, ''Tesadüfen tanıştığım Dursun'dan balık avlamak için sonar cihazı istedim. Karşılığında da 8 bin 804 lira para ödedim'' dedi. 

Tahliyeleri talep edilen tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, mal varlıklarının satışı için konulan tedbir kararlarının kaldırılması taleplerini de reddetti.

İddianame
İzmir'de FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan bin 300 sayfalık iddianame, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.

İddianamede, Fetullah Gülen'in "birinci" şüpheli olduğu 267 sanığa "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlamaları yöneltilmişti.

Daha sonra hazırlanan ek iddianameyle 3 kişinin daha dosyaya eklenmesiyle sanık sayısı 270'e yükselmişti.

Sanıklar arasında tamamı Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ihraç edilen, "yurtta sulh konseyi"nce Manisa ve İzmir'de sözde "sıkıyönetim komutanı" ilan edilen tutuklu sanıklar Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Salih Sevil, Bornova 57. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmed Nuri Başol, Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur, Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural, Ulaştırma Personel ve Eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter, İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Osman Nadir Saylan, Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka, Hava Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğgeneral Veyis Savaş ile Gaziemir Hava Sınıf Okulları Komutanı Tuğgeneral Ersal Ölmez de bulunuyor. (AA)