Diren ÇELİK / EGEDESONSÖZ - TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, TTB İzmir Tabip Odası ve Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı tarafından tertip edilen Çocukların Beslenme Hakkı Çalıştayı, bugün İzmir Tabip Odası Prof. Dr. Orhan Süren Konferans Salonunda meslek odaları, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerden katılımcıların katkılarıyla gerçekleştirildi.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İ.Uğur Toprak, TTB İzmir Tabip Odası YK Üyesi Serkan Şen ve BAYETAV Eğitim Koordinatörü Ayzin Akgün'ün açılış konuşmalarıyla başlayan çalıştay, Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık'ın Gıda Krizi, Çocuk Yoksulluğu ve Beslenme ile Prof. Dr. Türkan Günay'ın Çocukluk Çağında Beslenme Yetersizliği konulu çerçeve sunumlarıyla devam etti.
0-6 Yaş Grubu Çocuk Beslenmesi ve Okul Çağı Çocuk Beslenmesi Masalarında sabah oturumunda Sorunlar, öğleden sonra oturumunda ise Çözüm Önerileri tartışıldı. Masa çalışmalarının sunumlarının tamamlanmasının ardından TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İ.Uğur Toprak'ın sonuç bildirgesini okumasıyla çalıştay sona erdi.
'ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR'
Beslenme hakkının temel bir insan hakkı olduğunun ifade edildiği çalıştayın sonuç metninde 'Beslenme, her bireyin sağlıklı gelişimi ve yaşam kalitesi için temel bir gereksinimdir. Toplumun geleceği ve en değerli varlıkları olan çocukların beslenme hakkı, herkesin yeterli, güvenli, sağlıklı gıdaya kolayca ve sürdürülebilir şekilde ulaşmayı içeren temel bir insan hakkıdır. Ancak, Türkiye de dahil olmak üzere çok sayıda ülkede hala birçok çocuk beslenme yetersizliği ve açlıkla mücadele etmektedir. Bu durum, çocukların sağlığı, fiziksel ve zihinsel gelişimi üzerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Ayrıca yapılan çalışmalar, yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat sürelerinin kısaldığını, algılamalarının azaldığını, öğrenmede güçlük ve davranış bozuklukları çektiklerini, okul devamsızlık sürelerinin uzadığını ve okul başarılarında azalma olduğunu ortaya koymaktadır.' ifadeleri yer aldı.
'ÇOCUK İŞÇİLİĞİ ARTTI'
Gıda krizinin çocukların okuldan alınmasına, çocuk işçiliğinin artmasına ve erken yaşta evliliğe neden olduğunun belirtildiği sonuç metninde 'Türkiye'de çocukların yeterli ve dengeli beslenememesinin başında ekonomik sebepler gelmektedir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik, enflasyon, gıdaların niteliksizliği, ırkçılık, siyasi iktidarın yetersizliği birçok aile için yeterli ve sağlıklı beslenmeyi ve gıdaya erişimi zorlaştırmaktadır. Ülkemizde son iki yıl içinde gıda fiyatlarında 4 katı aralığında bir artış gerçekleşmiş, sadece 2023 yılı Ocak-Temmuz ayları arasında gıda fiyatları %50 oranında artmıştır. Yıllardır uygulanan yıkıcı politikalar ciddi bir gıda krizine yol açmıştır. İçerisine sürüklendiğimiz gıda krizinden en çok ve kalıcı şekilde çocuklar etkilenmektedir. 2021 yılı istatistiklerine göre Türkiye'de 18 yaş altı yaklaşık 23 milyon çocuk bulunmaktadır ve ülke nüfusunun %27'si çocuktur. Bu çocukların da dörtte üçü okul çağındadır. Son yıllardaki gözlemler okul çağındaki çocukların en az dörtte birinin okula aç gittiğini göstermektedir. Bu durum çocuk açlığının artmasına, çocukların okuldan alınmasına, çocuk işçiliğinin artmasına ve erken yaşta evlilikler gibi birçok soruna neden olmaktadır.' denildi.
TÜİK RAPORU VURGUSU
TÜİK Türkiye Çocuk Araştırması 2022 Raporu'nda da çocukların gıdaya ulaşamadıklarını ortaya konulduğunun belirtildiği sonuç metnine 'Bu raporda çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimleri için vazgeçilemeyecek besinler olan gıdaları tüketemediği belirtilmektedir. Örneğin her sekiz çocuktan birinin et, tavuk veya balığı; on çocuktan birinin fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagilleri; iki çocuktan birinin peynir ve yoğurdu her gün tüketebildiği görülmektedir. Çocukların çok azının tüketebildiği bu gıdalar onların büyümesi ve gelişmesi için en çok önem taşıyan besin öğelerini (Demir, çinko, folat, B12 vitamini gibi) içeren gıdalardır. Bu besin öğelerinin eksikliği çeşitli sağlık sorunlarına yol açacak ve çocukların okul başarısını düşürecektir. Çocukların beslenme durumunu takip edecek birinci basamak sağlık hizmetlerinde ve okullarda nicelikli ve nitelikli yeterli personel yoktur.' ifadeleri yer aldı.
'SADECE EBEVEYNLERİN GÖREVİ DEĞİL'
Türkiye'de beslenme yetersizliği sorunu, çocukların sağlığı ve geleceği üzerinde ciddi etkilere sahip olduğunun dile getirildiği raporda 'Bu sorunun çözülmesi, sağlıklı ve başarılı bir neslin yetişmesi için elzemdir. Beslenmenin temel bir hak olduğu hatırlanmalı, kamu kurumları sorumluluklarını yerine getirmelidir. Annelerin gebelik sürecinden itibaren özellikle 18 yaşına kadar her çocuğun sağlıklı beslenmesini sağlamak ilgili kamu kurumlarının sorumluluğundadır. Ancak siyasal iktidarın politikalarına bakıldığında var olan anaokullarına besin desteği hizmetinin bile ekonomik koşullar bahane edilerek geri çekildiği görülmektedir. Deprem bölgeleri dışında okul öncesi eğitimde başlatılan beslenme programının iptal edilmesi Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğrencilerin sağlığına gösterdiği ilgisizliği net olarak göstermektedir. Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından yayınlanan 160 sayfalık 'Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2028)' belgesinde okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteği yapılacağına dair bir ifade bile yer almamaktadır. Çocukların sağlıklı beslenmesini sağlamak sadece ebeveynlerin görevi değildir. Çocukların okula aç gitmesi kabul edilemez.' denildi.
MUHALEFET PARTİLERİNE ÇAĞRI
Muhalefet partilerinin taleplerinin takip etmesi ve çözüm talep etmesinin elzem olduğunun vurgulandığı sonuç metninde ' Çocuklar yetişkin yaşa ulaşana değin sağlıklarını olumsuz etkileyecek sorunların çözümü için yapılan her türlü kamusal müdahale, onların yetişkinlik döneminde pek çok kronik hastalığın oluşmasını önlemektedir. Dolayısıyla beslenme desteği sadece şimdiki nesli korumakla kalmayacak zaman içinde sağlık harcamalarını azaltarak kamu refahına da ciddi bir katkı sağlayacaktır. Çocuklar başta olmak üzere yetersiz beslenme ve açlık sorunu yaşayan kesimlere yönelik bir kamusal destek-dayanışma programı acilen uygulamaya konulmalıdır. Bu bir siyasal tercih değil, zorunluluk, birincil öncelikli mesele olarak görülmelidir. Başta siyasi iktidar olmak üzere toplumun her kesimi, beslenme yetersizliği ile mücadelede sorumluluk almalıdır. Gıda krizinin derinleştiği bu dönemde muhalefet partilerinin bu önemli meselenin takipçisi olması ve çözüm talep etmesi elzemdir. Olumsuzlukları gidermek adına dayanışma pratiklerinin artırılmasına ihtiyaç vardır.Bu çalıştaya katılan meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları olarak çocukların sağlıklı beslenme hakkını savunmaya ve her platformda dile getirmeye devam edeceğiz.' ifadeleri yer aldı.
RAPORDA YER ALAN ÖNERİLER:
- Siyasal iktidar okul ayırt etmeksizin beslenme desteği sağlayacak programları başlatmalı, tüm öğrencilere okulda ücretsiz, besleyici bir öğün vermelidir.
- Okul beslenme programları, okul ortamında olanakları yeterli olmayan öğrencilere yeterli beslenme olanağı sunarken, bütün öğrencilerin sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmasını sağlar. Aynı zamanda öğrencilerin okula devamını arttıran bir işlevi vardır. Yemek zamanı öğrencilerin sosyalleştiği bir zaman dilimi olarak, çocuklar arasındaki eşitsizliklerin azalmasına katkı sağlayacaktır. Okul beslenme programları dezavantajlı bölgelerdeki okullardan başlamak üzere tüm okullara yaygınlaştırılmalıdır. Bu konuyu organize edecek her kamu kurumu devreye girmelidir. Bu çalışmaları yürütecek ebe, diyetisyen, okul hemşiresi, gıda mühendisi vb. meslek disiplinlerinden yeterli sayıda personel istihdam edilmelidir.
- Gıda güvencesine sahip olmayan ailelere (göçmen ve sığınmacı aileler dahil) aileler destek sağlamak için, birinci basamak sağlık hizmetleri veren kurumlar ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl-İlçe Müdürlükleri arasında koordinasyon sağlayacak bir idari mekanizma oluşturulmalıdır.
- Sağlıklı beslenme konusunda toplum genelinde farkındalık yaratmak amacıyla eğitim çalışmaları düzenlenmelidir. Gebe okulları, emzirme ve çocuk bakımı çalışmaları desteklenmeli ve yaygınlaştırılmalı ve akran eğitim modelinden faydalanılmalıdır.
- Kolay ve anlaşılabilir bir içeriğe sahip halkın beslenme rehberi oluşturulmalıdır.
- Kamu kreşleri ve anaokulları yaygınlaştırılarak çocukların sağlıklı beslenmesi sağlanmalıdır.
- Çocukların sağlıklı gıdalara erişimini kolaylaştırmak için iktidar ve yerel yönetimler tarafından tarım yapan küçük üreticiler desteklenmeli, çocuklara taze ve ekolojik ürünler sunulmalıdır. Toplumun yönetim süreçlerine katılım imkanları güçlendirilmelidir.
- Tüm kamu kurumları, yerel yönetimler birinci basamak sağlık hizmetleri ile iletişime geçerek gıda krizinden etkilenen okul öncesi çocuklar için beslenme desteği sağlayacak programlar geliştirmelidir.
- Beslenme desteği tartışmalarında sadece okula giden çocuklar değil, okul öncesi çağda olan küçük çocuklar da mutlaka dikkate alınmalıdır. Okul öncesi çağdaki çocuklar sağlıksız beslenmenin doğurduğu sorunlardan etkilenen en hassas kesimi oluşturduğu unutulmamalıdır.
- Çocuk beslenmesinde önem arz eden temel gıda maddelerinde KDV kaldırılmalı, elektrik, su ve doğal gaz gibi hane bazında yapılan harcamalarda dezavantajlı ailelere indirim uygulanmalıdır.
- Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde gıda sağlığı ve beslenme birimi kurulmalıdır.
- Okullarda kantin yerine mutfak-yemekhane uygulamasına geçilmelidir.
- Okullarda sağlıklı beslenme konusu ile ilgili dersler müfredada eklenmeli ve buna yönelik olarak gıda mühendisi ile beslenme ve diyetetik uzmanları istihdam edilmelidir.
- Okullarda tuvalet dışında temiz ve içilebilir nitelikte suya erişim için çeşmeler oluşturulmalıdır.