HABERLER>POLİTİKA
6 Ocak 2016 Çarşamba - 09:30

Eski AİHM Yargıcı Türkmen: ‘Özyönetim’ dedi diye…

AİHM'nin eski yargıçlarından Rıza Türmen, AİHM'nin sokağa çıkma yasağına ilişkin tedbir kararı vermesi durumunda, Türkiye'nin sokağa çıkma yasağını kaldırmak zorunda olduğunu söylerken, 'özyönetim' açıklamaları gerekçesi ile tutuklamaların ise AİHM'den döneceğini vurguladı.

Eski AİHM Yargıcı Türkmen: ‘Özyönetim’ dedi diye…

Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı Rıza Türmen, hükümetin Doğu ve Güneydoğu’daki olaylara adeta bir savaşmış gibi yaklaştığını belirterek, “Zafer kazanmak istiyorlar” dedi.

Radikal’e konuşan Türmen, sokağa çıkma yasakları ile bölgede şu anda yaşananların insan hakları ihlali olduğunu, ne iç hukuka ne de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) uyduğunu söyledi.

Sokağa çıkma yasağını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sokağa çıkma yasağı geniş bir insan hakları sorunudur. Devletin kendi vatandaşlarına karşı bir takım temel yükümlülükleri vardır. Yaşam hakkıyla ilgili, kötü muameleyle ilgili. Mesela; devlet kasıtlı olarak öldürmeme yükümlülüğü altındadır. İkincisi; devlet vatandaşlarının yaşam haklarına yönelik bir tehdit görüyorsa, vatandaşlarının yaşamlarını koruyacak tedbirleri almakla yükümlüdür. Üçüncüsü; devlet görevlileri yaşam hakkını ihlal etmişse onlar hakkında etkin bir soruşturma yapması gerekir. Dördüncüsü de; insanlık dışı, kötü muamele yasağını delmemekle yükümlüdür.

Bu açıdan baktığınızda sokağa çıkma yasağı bütün temel yükümlülükleri ihlal ediyor. Yani sokağa çıkmadıkları için oradaki insanların yaşam hakları tehdit altında. Hastaneye gidemiyorlar, su bulamıyorlar vb. Devlet de asli görevlerinden olmasına karşın bu ihtiyaçların hiçbirini gideremiyor. Ve o duvarlara "Türk'e itaat et!" gibi yazılar yazan ve suç işleyen görevliler hakkında soruşturma yapıp cezalandırma yoluna gitmiyor. Yani kamu görevlilerinin işlediği suçlara kol kanat geriliyor.

Cesetler günlerce ortada kalıyor, yakınlarına akrabalarına verdiği bir acı var. Yani insan haklarına dair her hak ihlal edilmiş halde.

Peki bu yasağın hukuki bir dayanağı var mı?

Sokağa çıkma yasakları ile kişi hak ve hürriyetleri sınırlandırılıyor. Günlerce sürecek böyle bir sınırlandırma için hukuki dayanak şarttır. Hukuki dayanakları nedir peki? Bir kere, Anayasa'da öngörülen şey sıkıyönetim veya OHAL ilanıdır. Bu iki durumda sokağa çıkma yasağı ilan edilir. Bunlar için de Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında Bakanlar Kurulu’nun toplanıp karar alması gerekiyor. Bu karara dayanarak bir takım kişi özgürlüklerini sınırlandıracak kararlar alınabilir. Ama bu ortada böyle bir durum yok.

Neye dayanıyorlar o halde?

İller İdaresi Kanunu'nun valilere verdiği yetkiye. Bu yeterli bir dayanak değildir. Bir kere valiye verilmiş olan yetkiler insan haklarının kitlesel ihlalini kapsamaz. Eğer böyle bir yetki var ise de zaten o kanun hem AİHS’ye hem de Anayasa'ya aykırıdır.

Anayasa Mahkemesi’ne yasaklara karşı başvurular yapıldı ama mahkeme başvuranların sunduğu gerekçeleri yeterli görmeyerek reddetti.

Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesi oldukça tuhaf ve ikna edici değil. Neymiş, eğer yardıma ihtiyacı olanlar acil numaraları arasalardı, devlet görevlileri yardım edebilirdi... Veya başvuran kişi yaralanmış ama gidip devlet hastanesinde tedavi görebilmiş… Böyle bir gerekçe olur mu? Başvuru dilekçesinde çok somut olaylar aktarılıyor. Ayrıca zaten kamuoyunda orada yaşananlara dair çok somut bilgi ve belgeler yansıyor.

Hükümet sokağa çıkma yasağı konusunda hiçbir somut süre vermiyor. “Son terörist de etkisiz hale getirilene kadar…” gibi bir belirsiz bir süre veriliyor. Bu keyfilik değil mi?

Çünkü hükümet durumu bir savaş gibi görüyor ve açıkça “zafer” kazanmak istiyor. O bölgeyi tamamen temizleyip, insansızlaştırıp, bulduğunu öldürme gibi algılıyor. Geçmişteki deneyimlerimizden, başka ülkelerin deneyimlerinden böyle bir yaklaşımın ne tür sonuçlara yol açacağını gayet iyi biliyoruz.

AİHM’ye de başvuru yapıldı ve sokağa çıkma yasağına karşı tedbir kararı talep edildi. AİHM’de 8 Ocak’a kadar hükümetten savunma bekliyor. AİHM’nin bu tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başvuru AİHS göre değil, içtüzüğün 39. maddesine göre yapılmış. Genelde bu maddeye dayanılarak verilen kararlar iadelerle ilgili. Yani bir iade durumu olduğunda, iade edilecek ülkede idam cezası veya işkence varsa AİHM iadenin durdurulması için acil tedbir kararı verir. Türkiye ile ilgili böyle bir karar en son Mahmut Kulov davasında verildi. Özbekistan Cumhurbaşkanı'na suikast düzenlediği iddiasıyla bu insan Türkiye'ye sığındı. AİHM tedbir talebiyle iade edilmemesine hükmetti. Türkiye iade etti. AİHM de bu durumun sözleşmenin ihlalidir hükmüne vardı. Çünkü taraf devletler AİHM'in işleyişini engellememekle yükümlüdür. Sözleşmede yok ama tedbir kararlarına devletler uyuyorlar. Zaten Türkiye de o zamandan beri verilen tüm tedbir kararlarına uydu. Abdullah Öcalan’ın idamla yargılanmasında da tedbir kararı verilmişti. Türkiye buna uydu.

AİHM’den bir tedbir kararı çıkar mı? Böyle bir kararın hukuki sonucu ne olur?

AİHM tedbir kararlarını çok seyrek verir. Burada yaşam hakkı söz konusu olduğu için bunu incelemeyi kabul etmiş. Hükümete soru sormuş, bu çok önemli bir gelişme. Böyle bir karar çıkarsa, Anayasa Mahkemesi açısından sorun yaratacak. Çünkü Anayasa Mahkemesi bu başvuruları reddetmişti. O zaman Türkiye'de iç yargı yolu olup olmadığı konusunda bir takım soru işaretlerine neden olacak.

Kabul edeceğini düşünüyorum. Bunu sorduğu sorulardan anlıyorum. Eğer tedbir kararı vermeyecek olsaydı, bu başvuruyu reddederdi. İncelemeyi kabul etmiş. Karar çıktığı anda yargılama bitene kadar Türkiye sokağa çıkma yasağını kaldırmak zorunda. Türkiye karara uymaz ise mahkeme Avrupa Komisyonu'na bu karara uyması için baskı yapmasını ister. Böyle bir durum Türkiye'yi uluslararası alanda çok güç duruma düşürür.

Tüm bu çatışmaların üzerine bir de hükümet özyönetim açıklamalarına gerekçe göstererek HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılacağını açıkladı. Böyle bir girişim mümkün mü?

Geçmişten hiçbir ders alınmadı mı? Figen Demirtaş ve Selahattin Demirtaş'ın dokunulmazlıklarının kaldırılması her şeyi bugünkünden daha kötü hale getirir. Çatışmayı ve kutuplaşmayı derinleştirir. HDP'nin temsil ettiği kesimi, devlete karşı yabancılaşmış hissettirir. Ama ben bunun kolay olacağını düşünmüyorum. Meclis'e sevk edilmiş yüzlerce fezleke var. Ve bunlar görüşülmez, görüşülse bile komisyonlarda kalır. Genel Kurul gündemine gelmez. Bu ihtimali uzak görüyorum.

Bir yandan da “özyönetim” açıklamaları gerekçe gösterilip tutuklanan HDP yöneticileri, belediye başkanları var. Bu açıklama tutuklama gerekçesi olabilir mi?

Bir örnek vereyim. Doğu Perinçek'in kurduğu Sosyalist Parti, programında federatif yapı öneriyordu. Kapatma davası açıldı, parti kapatıldı. Konu AİHM'ye gitti. AİHM dedi ki, bir siyasi partinin devletin şeklinin barışçı şekilde değiştirilmesini istemesi, öngörmesi kapatma gerekçesi olamaz. Özyönetim denilen şey, Perinçek’in önerdiğinden çok daha ‘ılımlı’. AB buna 'local autonomy' diyor. Yani yerel özerklik. Türkiye zaten bu şarta imza attı. Özyönetim tartışmasını da bu çerçevede ele almak lazım. Tartışılır, görüşülür bunlar. Başkanlık tartışılıyorsa, o da tartışılır. Özyönetim dedi diye belediye başkanları tutuklanır mı hiç. Tüm bunlar da AİHM'ye gidecek ve AİHM ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirecek. Bu tür gelişmelerin Türkiye’ye tek bir sonucu var. Uluslararası camiada sizin imajınız yerle bir olur. Şu anda o kadar kötü ki zaten… (Radikal)

 
Kuzey Kore’ye dünyadan tepki yağıyor!
 
Bakanlıktan ‘HGS cezaları’ için vida açıklaması!
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Cuma Namazı Genelgesi Cuma'ya yetişecek
Başbakanlık tarafından cuma namazı için hazırlanan genelgenin bu hafta ...
Davutoğlu'nun yeni başdanışmanları belli oldu
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun talimatıyla 9 yeni isim "Başbakan Başdanışmanı" olarak görevlendirildi.
TBMM'den 'başkanlık sistemi' açıklaması
TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan başkanlık sistemiyle ...
 
AK Parti İzmir’de engelliler merkezi ünlü sporcuya emanet
Ahmet Uğur Baran 4 yıldır yürüttüğü AK Parti İzmir Engelliler Koordinasyon ...
CHP’de kadın kongresinde aday bolluğu!
1 Kasım seçimlerinde milletvekili adayı olan Sibel Parmaksız İl Kadın ...
Yüksel’den tura çıkan başkanlara: Kolay gelsin!
Konak, Bayraklı ve Bornova ilçe başkanlarının ilçe ziyaretlerine ilk tepki ...
 
Kılıçdaroğlu'ndan dokunulmazlık mesajı: Tavrımız...
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Dokunulmazlıklar ...
Demirtaş: Seninki modelse bizimki de model
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, özerkliğin de başkanlık sistemi ...
CHP'de kadın kongresinde Balcı da aday
CHP İzmir'de 9 Ocak’ta yapılacak olan İl Kadın Kolları kongresinde Sibel ...
 
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Namağlup Göztepe!!!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Asi bir yönetmeni kaybettik
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Daha ne olsun?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (4) Önce bakkallar azaldı!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İyi oyuncu, kötü politikacı!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Siyasi yasak gelirse ne olacak?
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Çiğli Güneş Ülkesi
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Eskidendi çok eskiden...'
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Metanoya!
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
12 Eylül ve yeni Anayasa
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva