EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi PM üyesi, İzmir 1. Bölge 8. sıra milletvekili adayı Devrim Barış Çelik, SonSöz TV'de Gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtladı. Çelik, önemli değerlendirmelerde bulundu.
CHP'nin 9 Nisan'da adaylarını belirlediğini, 11 Nisan itibariyle İzmir'e gelip seçim çalışmalarına başladığını belirten Devrim Barış Çelik, 'Kendi kurduğum bir ekip var. O ekiple özel bir bölgede çalışma yapıyorum. İl başkanlığımızın koordinasyonunda yapılan çalışmaları diğer milletvekili arkadaşlarımız yürütüyor. Ben kritik sırada olmam nedeniyle bir özel ricada bulundum İl başkanımız ve il yönetimimizden. Kendi çalışmamı kendim yapmak istiyorum, dedim. Daha teknik bir çalışma yapıyorum. Alanı daralttım. Ben Doğu ve Güneydoğu koordinatörlüğü yaptım partinin, yaklaşık iki buçuk yıldır Doğu Masası adı altında yaptığımız çalışmalarda kullandığımız bir örgütlenme yöntemini İzmir'de 3 ya da 4 ilçe özelinde yoğunluklu olarak çalışıyorum. Seçmen kitlesinin en yüksek olduğu ilçeler bunlar. Karabağlar, Konak ve Buca ekseninde çalışıyorum. Ayrıca Gaziemir ve Menderes'e de gidiyorum. Evim de Balçova'da olduğu için Balçova'da yapılmış bazı etkinliklere, Narlıdere'de yapılmış bazı etkinliklere de katılıyorum. Ama genel olarak Konak, Karabağlar, Buca eksenindeyim' dedi.
SEÇİM ÇALIŞMALARIMIZ DAHA ÇOK BİREBİR İLİŞKİLERLE DEVAM GEÇİYOR
Seçimde birebir çalışma yürüttüklerini kaydeden CHP'li Çelik, 'Burada bizim parti örgütlerimizin de katkıları oluyor planlamamızda ama daha çok benim arkadaşlarımın ve kullandığımız veri analist teknikleriyle bazı seçmen kitlelerine yöneliyoruz, onlarla temas etmeye çalışıyoruz. CHP kendi oylarıyla 7 milletvekili çıkarabilmiş. Yani benim milletvekili olabilmem için, dokuzuncu sıradaki arkadaşımın milletvekili olabilmesi için CHP'ye oy vermemiş bir seçmen kitlesine ulaşmamız gerekiyor. Biz onlara ulaşmaya çalışıyoruz. CHP'yi anlatıyoruz, adayımız Kılıçdaroğlu'nu anlatıyoruz, varsa soruları hiç çekinmeden eğip bükmeden net neyse onu anlatıyoruz. İkna oluyorsa oy talep ediyoruz; olmuyorlarsa teşekkür ediyoruz. Onun bir milli iradesinin parçası olduğunu anlatıp ayrılıyoruz. Seçim çalışmalarımız daha çok birebir ilişkilerle devam geçiyor' diye konuştu.
BİRİNCİ BÖLGEDE 9. MİLLETVEKİLİ ÇIKARMAK İÇİN ÇOK AZ BİR OYA İHTİYACIMIZ VAR
Kararsız seçmen ve veri analiziyle ilgili açıklamalarda bulunan Devrim Barış Çelik, şunları söyledi:
'Önce bir açıklık getireyim; aslında araştırma yayınlanmasında bir yasak yok. Araştırma yayınlanırken araştırmanın künyesinin ve detaylarının yayınlanması ile ilgili bir yasak var. İsterseniz künyesi olmadan son güne kadar yayınlamaya devam edebiliyorsunuz. CHP il örgütü bir araştırma yaptırtmış bu süreçte. Araştırmada birinci ve ikinci bölgede milletvekili sayımızı arttırdığımız ve hatta birinci bölgede bir vekil daha artırabileceğimiz ile ilgili bir rapor oluşturmuş, bu araştırmayı yapan akademisyen arkadaşlarımız. 8-8 görünüyor. Birinci bölgede dokuzuncu milletvekilini daha çıkarmak için çok az bir oya ihtiyacı olduğu görülüyor. Ama seçim sadece araştırmayla sonuçlanmıyor biliyorsunuz, araştırmaların bir hata payı var. O yüzden araştırmaların hata payını da dikkate alarak biz CHP örgütü olarak sahada, özellikle birinci bölgede yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Çünkü, benim uzun süredir anlatmak istediğim bir konu var; şunu ifade etmek istiyoruz özelikle halkımıza 2019 yerel seçimleri yaşadık Ekrem İmamoğlu da Mansur Yavaş da Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Ama Büyükşehirde Belediye meclisindeki çoğunluk CHP'de değil, Cumhur İttifakı'ndaydı ve bazı kararlar alınmasında gecikmeler ortaya çıkmaya başladı. En çok da İstanbul'da oluyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi de belediye başkanlığı gibi bir sistem. Cumhurbaşkanı ayrı seçiliyor, cumhurbaşkanının meclisi niteliğinde olacak parlamento seçiliyor. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu olduktan sonra bu ülkeyi en hızlı şekilde yönetebilmesi, organizasyonu en hızlı şekilde kurabilmesi, en hızlı dönüşümü sağlayabilmesi ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme hızlı dönülmesi için parlamentoda bir çoğunluğa ihtiyaç var. Bunu ifade ediyoruz biz insanlara. Bunu ifade ettiğimizde vatandaşlar farkına varıyor. Özellikle bizim parti içinde ve başka siyasi partilerin içinde, kendi partilerine kırgın, küskün olanlar var. Bunlar karar değişikline sebep olabilir diye bu durumu izah ettiğimizde onlar da diyor ki, biz Kılıçdaroğlu'na bir şans veriyorsak, Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisi CHP'ye de bir şans vermemiz lazım ve CHP'ye tercihleri noktasında dönüşümü sağlamış oluyoruz. Bir de bize hiç oy vermemiş bir seçmen kitlesi var. Onlar da Sayın Genel Başkanımıza cumhurbaşkanı olarak oy vereceklerini söylüyorlar ama parti tercihlerinde bazen değişiklikler olabiliyor. Onlara da bu durumu izah ediyoruz daha sonra takdirlerine bırakıyoruz; sonuçta bir siyasi partiye gönül vermişler. Bu konuyu izah ettiğimizde bu konuyla da ilgili bilgilenmiş oluyorlar. Kararlarda da ben CHP lehine bir değişim olacağı kanaatindeyim.'
SEÇMEN BİLİNÇLİ VE STRATEJİK OY KULLANIYOR
Devrim Barış Çelik, şöyle devam etti:
'Millet İttifakı'nın partileri dışında olan, onlara oy verme tercihinde olanlara saygı duyuyoruz. Eğer Millet İttifakı'nın rahat ve hızlı ülkenin dönüşümüne katkı sağlamak istiyorlarsa bileşenlerinin içinde oy kullanması gerekiyor. Zaten Millet İttifakı'nın toplamda iki partisi seçime giriyor; İYİ Parti ve CHP. CHP'nin içinde dört parti daha var. 1991 seçimlerinden beri ilk defa yaşıyoruz. Daha önce 91 seçimlerinde MHP ile Refah Partisi ortak liste çıkarmıştı, tek bir logo altında seçime girmişti. O tarihten bu tarihe bu büyük partilerde böyle bir şey yaşanmadığı için halkımız bunu unuttu. CHP listelerinde sadece CHP'liler yok, Saadet Partililer var, DEVA Partililer, Gelecek Partililer var, Demokrat Partililer var; 5 siyasi parti ortak listeyle giriyor. Biz bu ülkenin hızlı dönüşümüne halkımızın katkı koymaları için CHP'nin listelerine oy vermesi için çaba sağlıyoruz. İYİ Parti'nin listeleri de oy aldığında Millet İttifakı'nın bileşenlerinden bir tanesi oluyor. İki siyasi partiye de tercihte bulunacak vatandaşlara izahta bulunuyoruz, takdir tabii ki onların. Ama bir süre sonra ben bu milletin ferasetine güveniyorum, oylarının heba olmaması, çarçur edilmemesi için güçlü partilerin altında toplanacaklarını görüyorum, gözlemliyorum ama bu konuda bilgi sahibi değiller. Daha geçen gün bir esnafımız sohbet ederken TİP'e oy vereceğini söyledi ama 1. Bölgede TİP'in adayı olmadığını bilmiyordu. Birçok şeyde sandıkta karar verecek çoğu seçmen. Gidecek, bakacak logoyu göremeyince ben bu tercihinin CHP'de olacağını biliyorum. Çünkü, seçmen bilinçli oy kullanıyor, stratejik oy kullanıyor; hele İzmir seçmeni daha da stratejik oy kullanıyor. Sosyoekonomik düzeyi çok farklı toplum kesimlerinin farklı oylar kullandıklarını görüyoruz ama farklı İzmir seçmeni zengininden fakirine bütün siyasi tercihlerinde bulunurken çok dikkatli davranıyor. Bu dikkatini de ülkenin geleceğine dair dikkatli adımlar. 2007 seçimlerinde MHP'ye oy vermiş bir seçmen olabilirken 2011-2015 seçimlerinde başka bir partiye stratejik oy verebiliyor. Ben bu seçimde de CHP'nin lehine bir oy kullanacaklarını gözlemlerimle ifade ediyorum.'
İKİ MİLLETVEKİLİ SEÇMEK İÇİN DAHA YÜKSEK BİR OY ORANINA İHTİYAÇ VAR
Büyükşehirlerde çok küçük oylarla milletvekillerinin partilerinin değişebileceğine vurgu yapan Çelik, '3 bin-5 bin oyla milletvekilleri bir siyasi partiden başka bir siyasi partiye geçer. O yüzden stratejik oy vermek gerekir. Güçlü parti etrafında buluşmak gerekiyor. Çünkü, güçlü partinin en son milletvekilleri daha küçük seçmen sayısıyla değişiyor. İlk milletvekili seçmek için daha yüksek bir oy oranına ihtiyaç var, daha yüksek bir seçmen tercihine ihtiyaç var. Bu sistem, hesaplama yöntemi büyük siyasi partiye yarayan bir hesaplama yöntemi. Ben seçmenimizden ve halkımızdan özellikle şunu rica ediyorum; 'Bir oy Kemal Kılıçdaroğlu'na bir oy da CHP'ye verin' diye ricada bulunuyorum. Takdir tabii ki İzmir halkınındır, takdir tabii ki yüce milletimizindir. 14 Mayıs akşamı bu durumun nasıl tecelli edeceğini göreceğiz' dedi.
İKİNCİ BÖLGEDE CHP, GELENEKSEL OLARAK DAHA GÜÇLÜDÜR, ÇÜNKÜ...
Devrim Barış Çelik, CHP'nin daha fazla oy alabilme potansiyelinin oluşmasıyla ilgili şunları söyledi:
'Birinci bölge daha çok kentlilerin oturduğu bölgedir, İzmir'in kırsal nüfusunun olduğu bölge ikinci bölgedir. İkinci bölge seçim çalışmasının daha zor yapılabildiği bölgedir. İkinci bölgede bir ilçeyle diğer ilçe arasında karayoluyla üç saatlik mesafenin olduğu bir bölgedir ama birinci bölgede en uzak mesafeye 40 dakikada gidersiniz. Bu yüzden seçim çalışması kolaylığı açısından 1. Bölge daha avantajlıdır, seçmen yoğunluğu da belirli bir metrekarenin içerisindedir; ikinci bölge daha dağınıktır. İkinci bölgede CHP geleneksel olarak daha güçlüdür. Çünkü, demokrat cumhuriyetçi seçmen orada daha fazladır. Fakat bu seçimde hem TİP orada aday çıkardı. Popüler bir aktörü aday çıkardı. Bazı seçmenler bir teveccüh gösteriyorlar, dolayısıyla bu seçmen tabanı CHP seçmen tabanı olduğu için bir kırılmaya sebep olabilir. Ben ısrarla söylüyorum, Türkiye Cumhuriyet'inin TBMM'sinde birçok toplum kesiminin temsil edilmesinden yana bir siyasi partiyiz. Bu arkadaşlarımızın da temsiliyetinin olması noktasında halkımızın da bir teveccüh göstereceğini görüyoruz ama çok kritik sınırlardan bizim oy kaybetmemize, Cumhur İttifakı'nın oy kazanmasına neden olurlarsa üzülürüz. İzmir halkının stratejik oy vermesi gerektiği, tedbir alması gerektiğini düşünüyoruz. Araştırmalarının güven aralığı içerisinde düşündüğünüzde riskin ikinci bölgede olduğu görülüyor, çok net. Çok kritik bir sınırda kalıp bu milletvekilliğini AK Parti'ye kazandırabilirler. O seçmen CHP'nin potansiyel tabanı üzerinden oraya gidiyor. Bu yüzden oyların bölünmesine sebep olabilir. Başta da ifade ettiğim gibi esas olan parlamentoda seçim matematiğidir, esas olan sandalye çoğunluğunun millet ittifakının lehine olmasıdır.'
MİLLET ARTIK BU NUMARALARI YEMİYOR
Ülkede yaşanan ekonomik durum, iktidarın CHP listelerine FETÖ, terör yaklaşımlarıyla eleştirileriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Devrim Barış Çelik, 'Yaklaşık yirmi beş gündür bu çalışmaları yürütüyoruz. Bu çalışmaları yürütürken bu sorulara denk geliyoruz. Şuna kanaat getirdim ki millet artık bu numaraları yemiyor. Bazen şaka yollu sorular soruyor. Ben çünkü klasik siyasetçilerden değilim. Bir yerde toplantı yaptığım zaman mutlaka soru alıyorum, nutuk atıp gitmiyorum. Ben insanlara diyorum ki 'CHP Parti Meclisi üyesiyim, politikalara hakimim, aklınıza takılan ne varsa o televizyonlarda sizi yanıltmaya çalışan bilgiler de dahil, her şeyi sorabilirsiniz diyorum. Başta özellikle milli savunma yatırımları olmak üzere sorular geliyor. Biz iki tane bakanlıkta milli adını kullanırız biri Milli Eğitim, biri Milli Savunma. Adı üstünde millidir, savunma sanayinin yatırımları, savunma sisteminin kurgulanması biz dışa bağlı olmaktan mustarip olmuş bir siyasi partinin devamıyız. Aynı zamanda bu milli görüş geleneğinin de bildiği, yaşadığı bir şeydir. Kıbrıs Barış Harekatında çıkarma gemimiz olmamasının, orada ambargo sebebiyle yaşadığımız sorunların tamamını yaşamış bir siyasi partiyiz ve milli savunmanın yatırımlarını başlatan bir partiyiz. Biz bu ülke için yapılmış her yatırımın arkasında duracağız. Özellikle de stratejik yatırımların devam edeceğini izah ediyoruz. Ondan sonra bize ve genel başkanımızın samimiyetine inanıyorlar, güveniyorlar. Ben daha ikna edemediğimiz bir seçmen kitlesi görmedim. Çünkü, temel mesele güven. Bir tarafta güven eksikliği var, bir tarafta güven telkini var. 21 yıldır siyaset yapan bir parti, ihracatlarını anlatırken ilk dönemler şimdi karşıyı kötülemek üzerine bir siyasi kampanya geliştiriyorlar. Biz ülkenin temel sorunları şunlar, çözüm önerimiz de bunlar diye gidiyoruz. 100 günde yapılacaklar var ama esas bizim altı siyasi parti genel başkanının imzaladığı ortak politikaların mutabakat metni var, 250 sayfa 2 bin 440 maddeden oluşan bir metin. Bir siyasetçinin buna hakim olması mümkün değil, hem ilgi alanları var, hem de bu ilgi alanlarının dışında olan şeyler soru cevap şeklinde ortaya çıkıyor' diye konuştu.
BİZİM GÖREVİMİZ, O İFTİRALARA İNANAN İNSANLARI İKNA ETMEK
İktidarın, 'CHP İktidara geldiğinde bu yapılanların hepsi gidecek' şeklindeki söyleminin gerçeği yansıtmadığının altını çizen Devrim Barış Çelik, 'Bizim görevimiz buna inan insanları ikna etmek. Eğer ikna edemiyorsak onun kararına da saygı duymak, bunun ötesine geçemeyiz. Bu seçim çok kısa bir dönemde gerçekleşiyor, bu propaganda nedeniyle bunu izah etmekte zorlanıyoruz. O toplum kesimine ulaşmamız gerekiyor, birebir iletişim kurmanız gerekiyor Kitle iletişim araçlarıyla bunu çözmek mümkün olamıyor. Çünkü onların izlediği kanallarda siz mecra olarak yer alamıyorsunuz. Yer alamadığınız için de anlatmakta zorlanıyorsunuz. Bire birde anlattığınızda, genelde kahve sohbetleri, sokak arası toplantılarında bu sorular geliyor. Geldiğinde de konuşuyoruz. Genelde güvenlik politikalarıyla ilgili sorular daha sınırlı, esas olarak göçmenlerle ilgili çok ciddi sorular, milli yatırımlarla ilgili sorular geliyor ve özellikle de CHP'nin sosyal yardımlarla ilgili ne yapacağını soruyorlar. Çünkü sosyal yardım alan kitlelere şunu şöylemişler 'CHP gelirse sosyal yardım kampanyaları kesilecek' gibi bir karalama kampanyası üzerinden siyaset yürütmüşler. Zaten söyleyecek sözü olmayanlar genelde iftira ederler. Bu seçim de buna dönüştü son 10 günde bunlarla sıkça karşılaşacağız. Biz CHP olarak bu konuyla soruyla karşılaştığımızda durumu izah ediyoruz. Bizim izahlarımızla ikna oluyor. Çünkü biz 2019 yerel seçimi öncesi de bunları yaşadık. Telefon faturalarını teröristler okuyacaktı olmadı, sosyal yardımlar dağıtılmayacaktı sosyal yardımların kalitesi arttı. Çünkü, sosyal yardımları kooperatiften almaya başlayan bir belediye grubu oluştu. Kooperatifte daha nitelikli, daha iyi, daha kaliteli ürünler üretiliyor. Sosyal yardımın içerisinde sadece makarnalar olurdu, zeytinyağı olurdu, çiçek yağı olurdu. Şimdi kavurmalar girdi, çikolatalar girdi çocuklara, hijyen ürünleri koymaya başladık belediyelerimizin gerçek ihtiyaç sahibi insanlara gönderilmesi için. Hatta zaman zaman sosyal yardım çalışmalarını yürüten belediyelerimiz market kurdular, bu marketler aracılığıyla insanların kendi ihtiyaçlarını kendileri yapmaları sağlandı' dedi.
ASLI ASTARI OLMAYAN SUNİ GÜNDEMLER OLUŞTURUYORLAR
Cumhurbaşkanının İzmir'e yönelik açıklamaları, İzmir'le ilgili gündemlerini değerlendiren Devrim Barış Çelik, şu görüşlere yer verdi:
'O eleştirilerin bir çoğuna katılamıyorum. Bazıları suni gündem oluşturmak için yapılmış eleştiriler. Bazıları da hiç ortada olmayan şeyler üzerinden yapılan eleştiriler. Şunu anlatmak lazım; AK Parti hükümetleri kendi ellerindeki mevzileri kaybettikçe yeni pozisyonlar almayı bilen, elindeki iktidar gücünü kötüye kullanan bir parlamento yapısıyla, parlamentodaki yasaları bunun üzerine geçirme gibi üzerine kurulmuş bir siyasi ahlaka sahip. Biz 2019'da seçimleri kazandık. 11 büyükşehir belediyesi CHP yönetiminde çalışmaya başladı. Belediye gelirlerini kısmaya başladılar. Daha geçen ay yüzde 30 azalttılar. Hizmet yapamaz hale getirip toplumla belediyeyi karşı karşıya getirmek istiyorlar. Buradaki amaç belediyeleri karşı karşıya getirmek değil, 'belediyelere bakın CHP'li, onlar yapamıyorlar' dedirtmek için yaptılar bunu ama belediyelerimiz kendi öz kaynakları ile o yatırımları yaptılar. İsraf, savurganlık ortadan kalkınca kendi öz kaynakları ile birçok yatırımı yapmaya devam ediyor. İstanbul'da 11 metronun yapımı aynı anda devam ediyor. Bu dünya tarihinde bir ilk. İzmir'deki metro inşaatımız bitmek üzere deneme seferleri haftaya başlıyor. Onun dışında kentimizin 200 yıllık bir geçmişi var. Bu kent merkezi 200 yıldır ayakta ve bu kentin merkezi halinde. Bazı altyapı yatırımlarını yapabilmek için belediye bütçesi dışında bir merkezi hükümet bütçesine ihtiyaç var. Bu bütçenin desteği ile ancak bunları yapmak mümkün olabilir. 15 Mayıs sabahı itibariyle CHP iktidarıyla bu sorunları aşacağız. Biz 15 Mayıs'a kadar beklemeyeceğiz elbette bunu. Tunç Soyer başta olmak üzere diğer belediye başkanlarımız Avrupa Yatırım Bankası'ndan, diğer fonlardan uzun vadeli, faiz oranı çok düşük hibe krediler buluyorlar ama bu krediler imzaya takılıyor. Mümkün olduğu kadar bu işleri ötelemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Buca Metrosu'nun hikayesi yılan hikayesine döndü. Sonunda onay alında da kredi ile inşaata başladık. İzmir üreten bir kent. İzmir genel bütçeye vergi geliri olarak gönderdiği payın 40'ta 1'ini yatırım olarak alabiliyor. Bu yüzden İzmir üvey evlat muamelesi görüyor. İzmir dışlanıyor. 15 Mayıs itibariyle bunu da ortadan kaldıracağız ve İzmir hakkını alacak. Ne veriyorsa o yatırımı alacak. İktidarımızla birlikte İzmir'deki kentsel dönüşüm de dahil olmak üzere en büyük projeleri en hızlı şekilde hayata geçireceğiz.'