AK Parti İzmir adayı Bursalı: Derdim bağcıyı dövmek değil üzüm yemek!

EGEDESONSÖZ- AK Parti İzmir 1’inci Bölge 3’üncü sıra Milletvekili adayı Şebnem Bursalı, basın mensupları ile bir araya geldi.

İNİŞLER, ÇIKIŞLAR, KAVGALAR OLDU, BU MESLEĞİN DOĞALLIĞINDA VAR
Bursalı, yaptığı değerlendirmede 30 yıl boyunca gazetecilik mesleğini icra ettiğini ve bu süreç içerisinde küslüklerin, dargınlıkların da yaşandığını belirterek “inişler oldu, çıkışlar oldu, kavga ettik ama bunlar bizim mesleğin doğasında var. İşte kavga edersin, dışarıda da kavga edersin. Demirel’in sevdiğim bir sözü vardır; ‘Barışmayı bilmiyorsan küsmeyeceksin’ der. Zaman zaman küsüldü, kırıldı, kırgın olundu ama hep bir yerde bunlar mesleğe dairdi. Kişisel hiçbir çekişmem olmadı, olmaz. Ne özel yaşantımda olur ne de mesleki yaşantımda olur. Artık 30 yıl gazeteciliğin ardından siyasette de olmaz. Bunun sözünü veririm ki kişisel hiçbir kırgınlığım, kızgınlığım, küskünlüğüm öfkem olmaz. Ben üzüm yemenin peşindeyim, bağla işim yok. Enerjimi, bütün birikimimi, tecrübemi, mesaimi, her şeyimi bir şey ortaya koymak için harcarım. Bu bazen mesleki anlamda haberi getirirken olur; bazen yöneticiysem ekip arkadaşlarımla en iyi çalışma ortamını, en iyi verimi almak üzere olur. Siyasette ben bir şey yapmak istiyorum. Çünkü, bana böyle bir fırsat verilmiş ve bu güveni boşa çıkarmamam lazım. Muhakkak ki bana inanıldığı için; kimsenin güzel kaşına gözüne değil, bir şey beklendiği için görev verilir. Bana da şimdi bir yol açıldı ve bu yolda ben İzmir’den, evimden böyle bir siyasete başlamış olmanın, böyle bir yola çıkmış olduğumdan dolayı kendimi şanslı ve mutlu hissediyorum. Bugün ailemle buluşmuş gibi hissediyorum” dedi.

BEN, ‘O, BU, ŞU’ SİYASETİ YAPMAYACAĞIM
30 yıllık mesleki birikimini siyasi alana taşıyacağını söyleyen Bursalı, “15 gündür sahadayız, 30 yıldır siyaseti takip etmiş, siyasetçi takip etmiş, siyaseti yorumlamış, izlemiş, siyaset yazmış, konuşmuş bir gazeteci olarak hala o kadar yeni bir sürü şey öğreniyorum ki. Masanın bu tarafı gerçekten farklıymış ama keyifli. Önceki 30 yılın siyaset izleme tecrübesi bana çok faydalı oldu. İnsanlarla doğrudan diyaloga girmek, onların ne istediğini dinlemek ve sana güvenmelerini hissetmek, senin bu istekleri başka bir yerde çözebileceğine dair güvenlerini duymak çok güzel bir şey. İnşallah bunu en iyi şekilde yaparım. Niye siyaset yaptığımı soranlar var, 30 yılın tecrübesini burada değerlendirmek ve en doğru yerden başlayarak bu fırsatı ve yolculuğu devam ettireceğim. İzmir benim hem yaşadığım hem de İzmir’i yaşadım ben. Burada gazetecilik de yaptım ben. Sorunları dile getirme noktasında bir görevim de oldu geçmişte. Şimdi bu sorunların çözümünde ‘nasıl katkım’ olabilir diye bir yolculuğa çıkıyorum. Ben, ‘o, bu, şu’ siyaseti yapmayacağım. Gazetecilikte çizgim neyse buradaki çizgim de aynı. Çizgimde tabi devlet, bayrak, Atatürk gibi kırmızı çizgilerimiz belli. Bu minvalde bir siyaset olacak ama daha çok kadınlarla, gençlerle ilgili projelerde olmak istiyorum” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE GENELİNDE GERÇEKTEN REKOR BİR OY ALACAĞIZ
Erdoğan’ın rekor oyla seçileceğini söyleyen AK Partli Bursalı, sahadaki gözlemlerini anlatarak “Ben Şebnem AK Parti adayıyım ne diyorsun? Diyoruz seçmene. Tek tek ellerini sıkarken görüyorsun. Seçmen dili ile söylemese gözü ile söyler. İzmir en zor alanlardan birisi gibi bir algı yaratılıyor. İnanın en zor denilen alanda biz böyleysek Türkiye genelinde gerçekten rekor bir oy alacağız. Bu rekor oyu da bekliyoruz. Bugüne kadar alınmamış bir oy oranını da İzmir’de bekliyoruz. Türkiye genelinde de bir sorun olacağını hiç düşünmüyoruz. Cumhurbaşkanımızın birinci turda seçimi kazanması ile ilgilide hiçbir tereddütlümüz yok. Cumhur İttifakı olarak mecliste nitelikli bir çoğunlukla yer alacağımız konusunda da hiçbir şüphemiz yok. Ankara’dan İzmir’e gelmeden önce aklımda ‘acaba vardı’ ancak sahaya inince tüm bu acabaların hepsi gitti” şeklinde konuştu.

HİZMET DEĞİL ALGI SİYASETİ YAPILIYOR
CHP’li yerel yönetimi hedef alan Bursalı, “Sahada bugüne kadar karşılaştığım eleştiriler, İzmir’e dahil yerel yönetimle ilgili. Hem ilçe belediyeleri hem büyükşehir belediyesiyle ilgili. Ben bu şehirde de yaşadığım için geçmişte, zaten bana söylenen eleştirileri, şikayetleri burada yaşamış biri olarak anlıyorum. 2017’de ayrılmıştım İzmir’den, 6 yıl sonra geldiğimde bırakın bu sorunların çözülmesini daha fazla arttığını hem kendim de yaşadığım süreç içerisinde tanıklık ediyorum. Sahadaki İzmirlinin eleştirilerinin yüzde 99,99’u yerel yönetim ve yerel hizmetle ilgili. En başta ulaşım var, en büyük sorun, körfezin kokusu. Ben çocuktum bu körfez kokuyordu. Rahmetli Piriştina zamanında yapılan yatırımla ve hizmetle çözülmüştü. Sonra, Sayın Soyer zamanında tekrar bugün hepimizin yaşadığı süreç geri dönmüş onu görüyorum. Bisikletti, tramvaydı güzel, makyaj güzel, güzel de iş makyaj değil ki. Bu kentte yaşarken asıl olan diğer hizmetlerle ilgili diğer şeyleri alabilmek. Kavga etmeye değil çözüm üretmeye geldik. Bu kentin iktidarı maalesef, CHP’li belediyeler. Hizmet siyaseti dışında bir algı siyaseti de yapılıyor. Kendi yapmadıklarını, yapamadıklarını algı üzerinden, genelde de yaptıklarını lokal üzerinden daha güçlü veriyorlar. Duyduğum şikayetler yerel iktidarın yapmadıkları ya da yapamadıklarıyla ilgili” dedi.

BU SEÇİM VARLIK-YOKLUK SEÇİMİ
14 Mayıs seçimin “varlık yokluk seçimi” olarak nitelendiren Bursalı, “Öyle bir seçime giriyoruz ki bir anda Cumhur İttifakı, bir yanda Millet İttifakı. İşte söylemleri, eylemeleri ve birlikte yan yana omuz omuza durdukları yapılara, verdikleri mesajlara baktığımızda yapılacak olan seçim, gerçekten bundan sonraki 100 yıl için Türkiye’nin nerede konumlandırılacağıyla ilgili önemli. Bu seçim gerçekten varlık ve yokluk seçimi. O yüzden sandıktan çıkacak seçimin de Türkiye yüzyılına yakışır bir sonuç olacağına da inancım tam” ifadelerini kullandı.

AK Parti milletvekili aday listelerine yapılan “ithal adaylar” eleştirilerine yanıt veren AK Partili Bursalı, “Her partiden ithal aday cümlesine katılmıyorum. Şebnem hanımı burada herkes tanıyor. Biz kendi partimiz adına bunu kabul etmiyoruz. Bizim listelere baktığınızda İzmir’e dair tüm dokuyu görüyoruz. İlk sıradan sonuncu sıraya kadar bu böyle. Benim gururlandığım bir şey ise gençlere verilen önem…. Gençlik ve Spor Bakanı’mızın benim bölgemden birinci sıra aday gösterilmesini ben çok önemli buluyorum. Hem gençlik konusunda hem de spor konusunda çok önemli bir adım. Roman adayımız var. CHP’nin her daim dem vurduğu bir ortamda İzmir’in en büyük temsil guruplarından roman adaylarından bir tane koymaması ancak bizim kendi adayımız ile devam etmemiz. Büyük bir gösterge olarak düşünüyorum. Gençlerle ilgili de Eyyüp Kadir kardeşimi tanımayan yoktur, yıllardır partimizin içerisinde kıymetli hizmetleri olan birisi. 30 yaşındaki bir gencin İzmir’de liste başından aday gösterilmesi de İzmir açısından da çok ayrı bir gösterge. Benim için biraz fazla sorumluluk gibi olurdu. Ben korkardım. Cumhurbaşkanımızın gençliğe verdiği önemi ve        güvenin çok net bir göstergesi. Türkiye’nin en genç milletvekili adayının da İzmir’den gösterilmesini de çok önemli buluyorum. Bizim listelerimiz İzmir’i kucaklayan ve anlatan bir liste. İthal diyebileceğimiz bir durum yok” dedi.

MİLLET İTTİFAKI’NA TERÖR ELEŞTİRİSİ
Millet İttifakı ile terör örgütü PKK’nın ilişkili olduğunu söyleyen AK Partili Bursalı, “Kırk bin şehidimizin katili konumundaki PKK terör örgütünün siyasi temsilcisi konumunda olan bir parti ile aynı şekilde ‘PKK terör örgütü değildir’ diyebilen bir yöneticilerin olduğu bir parti ile seçmenin karşısına çıkıp oy isteyebilen yine aynı zihniyetin Kandil’deki temsilcilerinin bizim adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur diyebildiği bir yerde, yine aynı şekilde, dönüp Kürt vatandaşlara Kemal Kılıçdaroğlu’na destek olmazsanız başka türlü bir hesaplaşmanın içerisine gireriz dendiği bir yerde en tepe yöneticilerinin 100 yıllık cumhuriyet ile hesaplaşacağız dediklerine rağmen ağızlarını açmayanların bir kez daha şapkalarını önlerine koyup düşünmelerini rica edeceğim” ifadelerini kullandı.

HÜDAPAR’ın terör örgütü Hizbullah ile ilişkisi olduğu yönünde Millet İttifakı’ndan gelen eleşitirilere de yanıt veren Bursalı, “Bu eleştirileri yapanların aslında gerçeklerin o kadar açık olduğundan haberleri yok herhalde. HDP’nin eş başkanı durumundaki iki temsilcinin söyledikleri çok açık. PKK’yı bir terör örgütü olarak görmedikleri çok açık. Yine aynı şekilde güvenlik güçleri tarafından öldürülen PKK’lıların cenazelerine gidip onların cenazesini sırtlayan partinin temsilcileri ile birlikte olanların bu şekilde şeyleri söylemeden önce tekrar tekrar aynaya bakmalarını rica ediyorum” şeklinde konuştu.

CHP’Lİ ASLANOĞLU’NA YANIT: HİÇBİR KAVGADAN KORKMADIM, KORKMAM
23 Nisan kutlamalarında protokolde bulunmaları üzerinden CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun yaptığı eleştirilere yanıt veren Bursalı, “Kavga etmek tarzım değil. Ben dediğim gibi üzüm yemenin peşindeyim. Bu yaşıma kadar geldiğimde üzüm yemeyi isterim ama kırmızı çizgilere dokunulduğunda orada efeleniriz. Bir tarafım Efe, bir tarafım Arnavut. Hem inadım inat hem de bir Efe damarım var. Hiçbir kavgadan korkmadım, korkmam. Neticede bir gazeteci olarak kavgadan kaçtığımı görmediniz herhalde. Yeri geldiğinde kavga ederim ama kavgadan beslenen birisi değilim, kavga etmek isteyenle ederim. O yüzden CHP İl Başkanına cevap vermememin sebebi kavgadan kaçmak ya da kaçmamak değil. Ömür vekilim çok güzel cevap verdi, ben de arayan arkadaşlarıma aynısını söyledim. Bir kelime daha eklemeye gerek yok çünkü” açıklamasını yaptı.

"KOCABIYIK'IN ELEŞTİRİLERİ SİYASETİN GENELİYLE İLGİLİ"
AK Parti'nin İzmir eski milletvekili Hüseyin Kocabıyık'ın son dönemde partisine yönelik olan eleştirilerine yanıt veren Bursalı, "Hüseyin Bey'in eleştirileri sadece iktidar kanadıyla ilgili değil, zaten Cumhurbaşkanımıza isim vererek bir eleştirisi yok, siyaset geneliyle ilgili bir eleştirisi var, onun demokrat bir yapısı var, arada atarlanır, saygı duyarım. Siyasetin geneliyle ilgili eleştirileri var" yanıtını verdi.  

İstanbul Sözleşmesi üzerinden muhalefetten gelen eleştirilere yanıt veren AK Partili Bursalı şunları söyledi:

“İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girdiğindeki yasal düzenlemeler ile bugün geldiğimiz noktadaki yasal düzenlemeler itibariyle baktığımızda İstanbul Sözleşmesi’nin o günkü varlık sebebi ile bugünkü gelinen nokta arasında fersah fersah fark var. Şu an da çok teknik konular olduğu için yasaları saymayacağım ancak başta anayasa olmak üzere sözleşmeye dair ne varsa her şey yasal düzenlemeler ile yerine getirilmiş durumda. Maalesef muhalefetin yaptığı en güzel şey algı siyaseti diyorum ya. Mesela benim bir kadın olarak kadın haklarının geriye gitmesi ya da kadına şiddet ile ilgili eksik bir karara sessiz kalabilmem mümkün mü? Algı üzerinden değil gerçekleri bildiğim için ve yapılanlar sayesinde bu konuda hiçbir boşluğun kalmadığına emin olduğum için hiçbir şekilde tartışma ya da tereddüttüm yok. Burada yasaların uygulanması ya da zihniyet dönüşümü noktasında yapılacak olan şeyler vardır mı? Vardır, bu konuda da kimsenin kuşkusu yoktur. İstanbul Sözleşmesi olmazsa tüm kadınlar ölecekmiş ya da kadınla kötü olacakmış gibi yaratılmaya çalışan algının doğru olmadığını söylüyorum”